11 Kasım 1942’de çıkarılan Varlık Vergisi kanunu, Türkiye’nin yakın tarihinin önemli olaylarındandır. Bu kanunla Türkiye’de yaşayan Rum, Ermeni ve Musevi vatandaşların sermayeleri, mülkleri, servetleri ellerinden alınmıştır.
Varlık Vergisi, İkinci Dünya Savaşı sırasında uygulanmıştır. Dünya’nın birçok ülkesi savaşlarla boğuşurken, Türkiye sıcak savaşa girmemiş ancak savaş koşullarının getirdiği sıkıntıları yaşamıştır.
Yakup Kadri o dönemi şöyle anlatmaktadır:
Zeytinyağı piyasasını tekeline alan bir bakan mı istersiniz, karaborsacıları koruyan vali, genel müdür mü istersiniz, o devirde bunların her köşe başında size sırıttıklarını görebilirdiniz… Etraf ise, bunların işbirlikçileri olan “sırtlarını devlet nüfuzuna ya da nüfuzlu politikacılara dayayarak halkı haraca kesen, tekelcilerden, karaborsacılardan geçilmiyordu. “
Başbakan Şükrü Saraçoğlu:
“Biz ne Adam Smith’in talebesi ne de Karl Marx’ın çırağıyız.”
1942 ortalarında kurulan Saraçoğlu hükümeti bir taraftan devlete ek gelir yaratmak, diğer taraftan vurgunculara haddini bildirmek için çalışmaya koyuldu. Hükümet Varlık Vergisi’nin hazırlıklarına başlarken, görünür gerekçe olarak “Türk parasını kıymetlendirmek, artışları önlemek ” gibi hedefler ileri sürdüler.
Cumhurbaşkanı İnönü, “Bu hükmü veren milletin vicdanıdır…” dedi. Bu Kanun 11 Kasım 1942’de Meclis’te kabul edildi. Kanun, her il ve ilçede kimin ne kadar vergi ödeyeceğini belirleyecek Servet Tespit Komisyonu’nu oluşturdu. Verilen kararlar nihai ve kesindi.
Varlık Vergisi listelerinde toplam 114.368 kişi vardı, devlet bunlardan 314.9 milyon lira toplamıştır. Gayrimüslimlerden birçok vergi alındı. Birçok yerleri haczedildi. Bunlardan sonra Türkiye’de kitlesel göçler oluştu ve millileşme adı altında ortak bir kültür kayboldu.
Uzayla – Kültür Evreni