Cervantes İstanbul’a Geldi mi? Cervantes’in Cezayir’deki Macerası

İspanyol edebiyatının en ünlü ve bilinen isimlerinden Miguel de Cervantes Saavedra’nın, İnebahtı Bozgunu’nda (1571) esir düşüp İstanbul’a götürüldüğü iddia ediliyor. Fakat Emilio Sala, Jean Canavaggio, Ertuğrul Önalp gibi tarihçilerin çalışmaları bu iddiaları çürütüyor. Cervantes, hem İnebahtı’da esir düşmedi hem de İstanbul’u görmemiştir.

Osmanlı’nın yükselme dönemindeki en ağır deniz mağlubiyeti olan ve Hristiyanlara ilaç gibi gelen İnebahtı Deniz Muharebesi’nde piyade olarak savaşan Cervantes, esir düşmemiştir, yalnızca üç mermi yemiş ve sol elini kullanamaz hale gelmiştir. Hatta Cervantes, Don Kişot’un başarısından söz ederken sağ elinin şanı için sol elini kaybettiğini söyleyecektir.

İnebahtı Deniz Muharebesi

Cervantes Esir Düşüyor

6 aylık bir tedavi sürecinden sonra Cervantes, Don Juan komutasındaki Hristiyan donanmasıyla Navarin (1572) ve Tunus (1573) Seferlerine katılmıştır. Ardınan Napoli’ye dönüp 1575 Eylül’ünde kardeşi ile birlikte Barselona’ya yelken açmıştır. Limandan ayrıldıktan birkaç gün sonra bir fırtınadan dolayı filodaki diğer kadırgalardan kendi kadırgaları ayrılmıştır. Kadırgaları açık denizlere sürüklenirken, 26 Eylül’de Cezayirli korsanların ellerine düşmüşlerdir. Ve Cervantes’in beş yıllık esir hayatı başlamıştır.

Cervantes
Cezayir korsanları

Cervantes’in başta ünlü biri olduğunu -zaten o dönem de ünlü değildi- bilmeyen korsanlar ona diğer esirler gibi davranmıştır fakat üstünde bulunan bir referans mektubundan dolayı korsanlar onu önemli biri sanmaya başlamıştır. Osmanlı korsanları, değeri yüksek kişileri yani fidyesi pahalı olanları işte çalıştırmaz, onları kilit altında tutarlardı.


Cervantes’in Kaçış Denemeleri

Cervantes tutsaklığının 4-5. ayında ilk kaçış denemesini gerçekleştirmiştir. Araplardan bir kılavuz bularak, yanındaki birkaç Hristiyanla en yakın İspanyol hisarı olan Vahran’a ulaşmaya çalışmıştır. Fakat Kuzey Afrika’nın zorlayıcı topoğrafyasında 400 kilometre gitmek oldukça güçtür.Yanındaki Arap kılavuzlar parayı alıp sırra kadem basınca, Cervantes ve arkadaşları bilmediği bir coğrafyada başı boş kalmıştır. Mecburen geri dönen Cervantes, Deli Memi tarafından cezalandırılmıştır (sopalanmış). Anlatılanların aksine kulağı kesilmemiş, çengele asılmamış, çarmıha gerilmemiştir.

Cervantes

Öldürücü bir cezadan kurtulan Cervantes, tekrar 1577 sonbaharında ikinci kaçış denemesini gerçekleştirmiştir. Şehrin dışındaki bir mağaraya on dört Hristiyanla birlikte beş ay boyunca sığınmıştır. Fakat mağaradaki tutsaklara erzak taşıyan bir İspanyol mühtedisi korkup yetkililere haber verince hepsi yakalanmıştır. Yeni beylerbeyi Uluc Hasan Paşa’nın karşısında çıkarılan Cervantes bütün sorumluluğu kendi üzerine almış ve beş aylık bir hapis cezasına çarptırılmıştır.

Cervantes son kaçış denemesini de 1579 Eylül’ünde gerçekleştirmiştir. Pest etmek yerine sürekli bir kaçış çabasına giren Cervantes’in planına göre, o sıralar da Cezayir’de bulunan Valensiyalı bir tüccarın sağladığı parayla Abdurrahman adlı Gırnatalı bir İspanyol mühtedisi 12 oturağı olan bir fırkata satın alacaktır. Abdurrahman, sonradan müslüman olan fakat pişman olan esirlerden birisidir. Esirlerin 60’ını koymayı planladığı fırkatayla İspanya’ya dönmek istiyordu. Fakat yine bir terslik çıkmış ve bir ihanetten dolayı teslim olmuştur. Bu sefer de afffedilen şair, sarayda hapsedilmiştir.


Cervantes Kurtuluyor

Anne Leonor de Cortinas’ın zar zor bir araya getirebildiği 300 ekü, köle kurtarmakşa görevli olan Triniter keşişlerine verilir. Hasan ise Cervantes’i aldığı fiyattan aşağı bırakmak istemiyordu. Fidye aracısı olan Juan Gil adında bir keşiş inisiyatif alarak aradakı farkı kapatmıştır ve Cervantes’i esir hayattan kurtarmıştır.

İspanya’ya geri döndükten sonra tarihin önemli edebiyatçılarından biri olup, bizlere Don Kişot gibi eserler bırakacaktır.


Kaynak: Emrah Safa Gürkan – Bunu Herkes Bilir!

Uzayla – Kültür Evreni

Uzayla'da Keşfet!

Bir yanıt yazın