Kimdir?
Beşir Fuad, 1852- 1887 yılları arasında İstanbul’da yaşamış, genç yaşta son verdiği yaşamında felsefe ve bilimle ilgilenmiş aydın bir sanatçıdır. Tanzimat döneminde çeşitli dergilerde çeviri ve eleştiri yazıları yazmış, birçok kitap ve makale yayımlamıştır. Realizm, natüralizm, pozitivizm gibi akımları benimsemiş ilk Türk materyalist ve denemeci olarak da bilinmektedir.
Gazeteci kimliğinin yanı sıra iyi derecede Fransızca, İngilizce ve Almanca bilen fikir adamı, gönüllü olarak Osmanlı-Sırp ve Osmanlı Rus savaşlarına katılmıştır. Emile Zola, Auguste Comte, Charles Dickens, Gustave Flaubert gibi düşünürlerin eserlerini çevirerek Osmanlı ile tanıştırdı. 1885 yılında Türk edebiyatında ilk tenkitli monografi olarak kabul edilen Victor Hugo ile ilgili yazısı yayımlandı. Sonraki monografisinde Voltaire’i konu alarak pozitivizmi savundu. Böylece “Hayâliyyûn-Hakîkiyyûn” tartışmasını başlattı.

Özel Hayatı ve İntiharı
İki evlilik yapan Beşir Fuad’ın üç çocuğu oldu. Onu intihara sürükleyen olaylardan bazıları peş peşe gerçekleşti. Oğlu Namık Kemal’i kızılcık hastalığı yüzünden kaybettikten bir sene sonra annesi de paranoya sebebi ile vefat etti. Yaşadığı travmaların ve kayıpların üzerine geçim sıkıntısı da yaşamaya başlamıştı. Son zamanlara doğru yaşadığı delirme korkusu onu ölüme yaklaştıran nedenlerden birisi oldu. Bunu sıkça dile getiren yazarın “Öldür Allah sevmelere gidek” dizesiyle duyguları, kaleminden yazdıklarına dökülmeye başlamıştı.
Ölüme olan bu isteğini, çok sevdiği ve ilgi duyduğu bilime faydalı olacak şekilde tasarlayan yazar, Ahmet Mithat Efendiye yazdığı bir mektupta düşüncelerini şöyle dile getirmişti:
“Hayatımda fenne hizmet eylediğim gibi, cenazemin de öyle hâdim olmasını arzu eylediğimden, cenazemi teşrih olunmak üzere teberruan Mekteb-i Tıbbiye’ye terk eyledim ki veresem şu arzuma mâni olmazlar. İntiharımı da fenne tatbik edeceğim; şiryanlardan birinin geçtiği mahalde cildin altına ‘klorit kokain’ şırınga edip buranın hissini ibtal ettikten sonra orasını yarıp şiryanı keserek seyelan-ı dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim…”
Beşir Fuad’ın bu vasiyeti gerçekleştirilmese de kendi ölümünü deney haline getirerek, adım adım neler yaptığını ve ne hissettiğini kaleme aldığı kısa not, yazardan kalan son yazıdır:
“Ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. Yazı yazıyorum kapıyı kapadım diyerek geriye savdım. Bereket versin içeri girmedi. Bundan tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı.”
Henüz otuz beş yaşındayken bileklerini keserek intihar eden Beşir Fuad, ölümüyle birlikte İstanbul’da adeta bir intihar salgını başlattı, bu duruma engel oluşturması amacıyla 1887 yılında gazetelerdeki intihar haberleri altı ay boyunca yasaklanmıştı.
Geride bıraktığı bu kısa yazısı, mektupları ve hakkında daha detaylı bilgiler Ahmet Mithat Efendi’nin “Beşir Fuad” isimli eserinde yer almaktadır.
Uzayla – Kültür Evreni
Yorumlar (4)
Bir yanıt yazın
Yorum yapmak için giriş yapmalısın.
Harika içerik
Teşekkür ederim @burak 🙂
Tebrikler @busrae
Teşekkür ederim @karan 🙂