İskenderiyeli Yahudi filozoftur. Philon, Yunan felsefesiyle Tevrat’ın özdeş olduğunu kanıtlamaya çalışmış ve Tevrat’ı Platon’un felsefi görüşü ışığında yorumlamıştır. Kendisi tıpkı Plotinos gibi Tanrı ile insan arasında iyi ve kötü ruhların var olduğunu savunmuştur. Philon felsefeyle dinin iç içe geçtiği görüşünü benimsemiştir. M.Ö. 25 yılında doğan ve M.S. 50 yılında ölen Philon İskenderiye’de yaşamıştır. Platon’un zamanın ve mekanın üstünde gerçek varlıklar olarak düşündüğü ideaları Philon ”Tanrı’nın onları düşünmesiyle idealar varlık kazanırlar” diyerek Platon ve Aristo’da görülen mimar Tanrı kavramı yerine, yaratan Tanrı kavramını ortaya atmıştır.
Philon’a göre Tanrı, saltık ve en yetkin varlıktır. O her şeyin tek nedenidir; tümel kudrettir, salt mutluluktur, belirli hiçbir yerde değildir. O, evrenle ilişki için kendine özgü araçlar yaratmıştır. Philon bu araçları idealar, kuvvetler (melekler) ve ruhlar olarak sınıflandırmıştır. Tanrı, yani saltık varlıktır. Logos ise tanrısal söz olarak, tanrısal insanın ideasıdır. Tanrı, oğlu logos aracılığıyla kaostan kosmosu yaratmıştır. Yeryüzündeki bütün yaratıkların en yetkini Adam’dır (model insan), çünkü tanrısal ideayı (logosu) ve en yüksek nitelikleri kendinde toplamıştır. Ruhun asıl yaratıcı yönü anlıktır. Duyular edilgendir. Tanrı’nın yüzü bir nur olarak içte ve esrimeyle görülebilir; bunun için arınmalı ve ruhu bilgi ve nurla yüceltmelidir.
İskenderiye’deki birçok Yahudi gibi Philon’un da anadili Yunancaydı. Dolayısıyla çalışmalarının temel taşı İbranice kutsal yazıların Yunanca Septuagint çevirisiydi. Philon Septuagint metnini incelerken bunun felsefi öğeler içerdiğine ve Musa’nın ”üstün felsefi yeteneklere” sahip olduğuna inanmaya başladı. Bundan yüzyıllar önce Yunanlı entelektüeller, tanrı ve tanrıçalarla ilgili hikayeleri kabul etmekte zorlanıyorlardı. Bu nedenle bu eski hikayeleri yeniden yorumlamaya başladılar.
Philon Tanrı’nın varlığını etkili bir örneklemeyle savundu. Yeri, ırmakları, gezegenleri ve yıldızları tanımladıktan sonra şu sonuca vardı: ”Dünya tüm yaratılanların içinde en maharetli şekilde tasarlanan ve en ustaca yapılan eserdir. Sanki işin ehli ve mükemmel bilgiye sahip biri tarafından inşa edilmiş gibi. Philon, Tanrı insan zihnini aştığından ona özel bir isimle hitap etmenin imkansız olduğunu da söyledi. Şöyle dedi: ”Bu nedenle hiçbir özel ismin yaşayan hakiki Tanrı’ya yakıştırılamayacağı fikri mantıkla oldukça uyum içindedir.” Philon’a göre ruhun ölümü simgesel bir anlam taşıyordu. Ona göre aslında ruh asla ölmez. Ölümsüzdür.
Uzayla – Kültür Evreni