Kasvetli Bir Yolculuk: Büyümek

Büyümek, kısaca insanın aklına gelen bir şeyin başlangıç noktasının oluşu ve bu oluşun devamında gelen gelişim evresi olarak adlandırılabilir. Büyümeyi aslında temelde “zaman geçirmek” olarak adlandırabiliriz.


Bir bitkinin büyümesi, evinizde olan bir kedinin büyümesi, fikirlerin ve insanların büyümesi kocaman olması zaman çerçevesinde olacak bir olgudur. Zamanın geçmesi ya da geçmesi için bir şey yapmanıza gerek yoktur. Akan nehir misali geçer zaman, saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri, saatler günleri ve günler ayları yılları oluşturur. Böylece bir anda “büyümüş” ya da “zaman geçirmiş” olursunuz.

Büyümenin yol açtığı birçok durum vardır. Bunlardan bence en temelinde gelen büyüdükçe seninle büyüyen sorumlulukların ve bunun paralelindeki dertlerindir. Küçükken bir çikolatayla mutlu olduğun zaman dilimlerinden, büyüdükçe çikolata fabrikan olsa bile o çocukluktaki tadı, masumluğu hissedemezsin. Çocukluğun saflığı, temizliği ve üzerinde düşünülmemiş bir sürü kocaman anıları vardır. Çünkü o bir çikolatadan fazlasıdır her zaman, sevinçtir, heyecandandır ve çikolatanın ne kadar güzel bir şey olduğunu hatırlatan çocukça heyecandır.

Küçük yaşlarda kocaman gelen semtin, oynadığın sokaklar, parklar büyüdükçe birden gözünde küçülüverir. Önceden çok uzun gelen kaydıraklar artık eskisi kadar uzun değildir senin için. Çocukluğun devasa gelen mahallesi artık 1-2 dakika içinde biten ve bir yere ulaşman için rastgele bir araçtır artık. Gözünde büyüttüğün o büyük metrolar, otobüsler kocaman insan yığınlarının olduğu kasvetli, sıkıcı ve boğucu bir ortamdır artık.

büyümek

Tek derdinin hava kararınca eve gitmek olduğu zamanlardan, büyüdükçe bakkalın veresiye defteri gibi eski, kenarları kabarmış bir hayata evrilir. Aslında bu çok doğaldır, hep çocukluktaki duygularının olmasını beklemek de biraz hayalperestliktir. Ama bu kadar hızlı olması ya da bu kadar keskin olması ruhunu incitir. Mahalle arkadaşlarının artık hayatında olmaması, arka mahalle ile yapılan kolasına maçların nefes kesen heyecanı artık yoktur. Herkes kendi hayat mücadelesine eğilmiş, her şeyi bir denkleme uydurup onun çevresinde yaşamaya çalışmaktadır.

Çocukken istenilen 18-20’li yaşları artık bitirmenin verdiği boş ve anlamsız hislerle boğuşursun bir dönem, ergenlikten erginliğe giden sancılı ve yorucu yolda aslında ne kadar yalnız, çaresiz olduğunu fark edersin. Zaman ilerledikçe ve sen büyüdükçe bu yalnızlık iyice filizlenir içinde, artık ne mahalle, ne de mahalle arkadaşları vardır hayatında. Bakkaldaki ucuz cipslerin, ucuz kolaların da tadı yoktur artık. Hepsi çocukluğunun anı dolabında üstü tozlanmış, eskimiş şekilde durmaktadır.

Giyim tarzın, bakış açın, dinlediğin müziklerin, çevren bir yere kadar geldikten sonra o evrensel kümede dönüp durmaya başlar. Sağlam, güvene dayalı dostluklar edindiysen ne ala, eğer böyle dostluklar bulamadıysan, canın sıkıldığında içini dökeceğin kimsen yoksa hayat o zaman bir adım daha zorlaştırır işleri. Samimiyetini kaybetmiş insanları, çocukluğun gözünde büyüttüğün rol model aldığın bazı kişileri hayatından yavaş yavaş çıkarınca anlarsın büyüdüğünü, canın yanar fakat “eyvallah” deyip yoluna bakarsın. Çünkü zaman durmaksızın akar, aktıkça sen bir adım daha büyürsün, adımlar ilerler bir yerden sonra küçülmeye başlarsın, hatta o kadar küçülürsün ki bir toprağa girecek kadar, eziş büzüş olursun.


Belki de büyümek kafanda kurduğun kadar kutsal bir şey değildir artık, çünkü büyüdükçe durumun ne kadar vahim olduğunu anlarsın. Yaşamak da büyümenin kardeşi gibidir. Seni olgunlaştıran, deneyim sahibi olan şeyin yaşının değil yaşanmışlıklarının olduğunu yine büyüdükçe anlarsın. Çok garip bir olgudur bu zaman, bazen o kadar hızlı geçiverir ki nerden nereye savrulduğunu bilemezsin, bazen de o kadar yavaş akar ki bir günü bitirmek bile etlerini koparırcasına sana acı verir…

Büyüdükçe anlarsın ki, büyümek aslında o kadar da matah bir şey değildir. Büyümek, küçüklüğün temiz ve saf duygularını her adımda daha da unutturur bizlere. Bazen heyecanla anarsın o eski günleri bazen hüzünle… Keşke büyümenin bu kadar zor bir şey olduğunun farkına varmasaydım.

Yorumlar (2)

  1. Büyümek istemeden veya belki hiç büyümeden büyümüş bulunduk. Dostum Hasan’a sevgilir.

Bir yanıt yazın