Kraliçe Arı Sendromu: Kadınların Otorite Mücadelesi

  • * Kraliçe arı sendromu kavramı 1973 yılında Michigan Üniversitesi’nde bulunan T. E. Sagoratne, G. L. Staines ve C. Tavris tarafından ortaya konulmuştur.

Dünya nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan kadınlar, günümüzde de geçmişte olduğu gibi erkeklere nazaran pek avantajlı değildir.

Gün geçtikçe kadınlar içinde bulundukları durumdan kurtulup erkeklerin gölgesinde mücadele etmeye başladılar. Asıl konuya gelmeden önce kadınların iş hayatındaki yeri ile ilgili geçmişte bazı araştırmalar yapılmıştır. İş hayatında üst düzey kademede bulunan kadınların oranı erkeklere kıyasla bir hayli düşüktür.

Araştırmaya göre 1995 rakamları üzerinden bunu anlatmak gerekirse; şirketlerin yönetimle ilgili pozisyonlarında bulunan kadın oranı %44’ü bulurken, kıdemli yönetici pozisyonundaki kadın oranı %5’i geçememiştir (Alcom, 1995, s.3). Her ne kadar iş hayatında oranlar birbirine yakın olsa da kıdemli yönetici kısmında kadınlar ve erkekler arasında büyük açık bulunmakta.

Örneğin 2012’nin ABD’sinde en çok kazanan 500 şirketi incelediğimizde sadece 21 tanesinin yönetici pozisyonunda kadın bulunmakta (Grant Thornton International Business Report, 2013).

Erkek egemen toplumların liderlik profiline eril bir profilin yerleştirilmesi oldukça normaldir. Bu toplumlardan kurtulup başarı hikayesi yazan kadınları dinlediğimizde geçmişte yaşadıkları haksızlıkları, sıkıntı dolu zamanları dile getirirler.

Kraliçe arı sendromu

Kraliçe Arı Sendromu

Herkesin bildiği gibi arı kovanlarında iktidarı bir dişi yani ”kraliçe arı” sürdürmektedir. Arı kovanındaki bu iktidarlığı gündelik yaşamda yine liderlik vasfı taşıyan kadınlarla eş değer görebiliriz.

Kraliçe arı sendromu asıl olarak, liderlik pozisyonundaki bir kadının, alt kademede çalışan diğer kadınlara karşı beslemiş olduğu negatif tutumdan doğmaktadır. Yani eğer kadın yöneticiniz sizin kuyunuzu kazıyor, başarılı ilerleyişinizi durdurmak için çaba sarf ediyorsa, yöneticiniz kraliçe arı sendromuna kapılmış olabilir.

Yine bu otoriter kadın özelliğini farklı örneklerle dile getirmek gerekirse; okulda bulunan birkaç popüler kızın kendi popülaritesini ve gücünü korumak adına diğer kızları aşağıladığına, onlara karşı düşmanlık beslediklerine muhtemelen şahit olmuşsunuzdur. Elbette bu tutum yalnızca kadınlara özel olmamakla birlikte, erkeklerde de karşımıza çıkıyor. Fakat erkekler bu otoriter vasfını kavga ederek veya zenginlikleriyle gösterirken, kadınlar birbirleriyle alay ederek ya da dedikodusunu yaparak sağlamaktadır.

Tüm bu nedenler dolayısıyla bir kadın aslında diğer bir kadını yönetici olarak istemeyebiliyor. İngiltere’de yapılan araştırmaya baktığımızda, kadınların üçte ikisi bir erkek yönetici ile çalışmak istiyor (Brickford, 2011). Kadınların gündelik hayatta üst düzey yönetimde bulunmamasının bir nedeni asıl olarak kadınlardır. Elbette bunun dışında pek çok farklı etken de bulunmakta.

Aslında otorite mücadelesi yalnızca kadınlarda bulunmuyor, çoğumuzda bulunuyor. Bu nedenle ”kraliçe arı sendromu” kendi içinde tutarsızlık gösterebilmekte.

  • Kaynaklar: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/255205
  • Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 8, Sayı 16

Uzayla – Kültür Evreni

Bir yanıt yazın