Rabelais
Fransız rönesansının en parlak isimlerinden Rabelais, 1494 yılında, düşünce ve sanatta değişimin başladığı günlerde doğdu. Bir avukatın oğlu olan Rabelais, Fontelay-le-Comte’daki Fransiskan okulunda din eğitimi alarak rahip oldu. Ardından eski Yunancayı öğrendi, Montpellier Üniversitesi’nde tıp eğitimi aldı.
1400’lü yıllarda ‘Gülmek şeytan işidir‘ diyen katı, baskıcı Orta Çağ skolastik düşünce yapısına fikirleriyle eserleriyle ve hicivleriyle başkaldırabilmesi onu çağın aydınlarından biri yaptı. Orta Çağ’dan Rönesans dönemine geçişte yergi ve taşlama alanlarında dünya edebiyatına mal olmuş eserler veren Rabelais, aynı zamanda grotesk gülmecenin babası olarak kabul edilir. Pantagruel (1553), Gargantua (1534), Tiers Livre (1545), Quart Livre (1552) ve ölümünden sonra yayınlanan Cinquieme et Derniere Livre (1564) Rabelais’nin yapıtının bölümleridir. Gelin serinin en önemlisi sayılan Gargantua’yı yakından inceleyelim.

Gargantua
Bir baba ile oğulun hikayelerinden oluşan bu eserinde kendisine has diliyle anlatımı ve ele aldığı konularıyla acımazsızca dönemini, kiliseyi, papayı ve öğretilerini, dogmatik bilgiyi, ezberci eğitim sistemini eleştirmiştir. Hatta Sorbonne Üniversite hocalarına Sorbonne eşekleri diyebilecek kadar cesaretlidir Rabelais çünkü Sorbonne hocaları aynı zamanda din adamlarıdır ve kendisi de rahip olduğu için bu duruma serzenişte bulunur. 500 yıl öncesinde yazılan çağdaş bir kitaptır.
Mevcut düzeni, zalim ve baskıcı yöneticileri ahlaki yozlaşmayı yasa ve kuralları, belki de dönem itibariyle ölümü göze alarak çeşitli biçimlerde alt üst etmiştir. Rabelais eserlerinde panayır kültürünü ve anlayış biçimini ele almıştır. Peki nedir panayır kültürü? Herkesin eşit olduğu, her türlü hiyerarşinin yok olduğu, özgürce düşüncelerin ifade edildiği, şakalaşarak birlikte gülünen ortamlardır. Karnaval olarak da adlandırabileceğimiz şenlikler komik ayinlerin palyaçoların soytarıların cücelerin hokkabazların ziyafet sofralarının olduğu panayır ortamıdır. Gargantua bu çerçevede ele alındığında eserde baştan sona panayır kültürünün hakim olduğu görülür. Yazar kitabın başında okurlara şöyle seslenir:
Okurlara... Bu kitabı okuyan okur dostlar Atın içinizden her türlü kuşkuyu Okurken de irkilmeyin sakın Ne kötülük var içinde ne muzırlık Doğrusu güldürmeden başka da Bir hüner bulamayacaksınız pek Başka yola gidemiyor gönlüm Sizleri dertler içinde görürken Gülen kitap yeğdir ağlayan kitaptan Gülmektir çünkü insanı insan eden

Bir dev olan Kral Grandgousier ve kendisi gibi dev olan eşi Gargamelle çocuk yapmak ister. Gargamelle hamile kalır ve hamileliği 11 ay sürer. Binlerce ton işkembe yenilip binlerce galon şarap içildiği gece annesinin kulağından dünyaya gelir. Bebek doğar doğmaz içki ister. Bunun üzerine babası ‘Que grand tu as!’ (Ne kadar da büyüksün!) der ve adının Gargantua olmasına karar verir. (Grand-goiser büyük ağız, büyük gırtlak demektir; Gargamelle’in adı da aynı anlama gelir.)
Sonra bebeğin geçmişini,soyunu sopunu taktim eder Rabelais. Ardından ergenliği eğitim dönemi anlatılır. Hocası Holoferne onu Orta Çağ bilgileriyle donatır ve girdiği yarışmada başarısız olur. Gargantua’nın başarısızlığı aslında Orta Çağ’ın bilgilerinin karanlık ve sığ oluşuna bir taşlamadır. Babası Ponokrates adlı pedagoga teslim eder Gargantua hümanist akılcı düşünceleri benimser. İyi bir eğitim alır ve iyi bir komutan olur.
Abartı
Kitaptaki sayılar oldukça abartılıdır. Örneğin bir yerde kesilen inek sayısı 367.014 dür. Bebek Gargantua’nın doyması için 17.913 inek ısmarlanır, gömleği için 900 arşın, kaftanı için 1800 arşın, hırkası için 9606’dan iki çeyrek eksik kadife, vb… Annesi Gargamelle 16 ton, 2 fıçı ve 6 çanak işkembe yer. Verdiği rakamlar “yaklaşık şu kadar” ya da tam sayı değildir. İnandırıcı olması için yazar detay verir. Sayıların fazlalığı devlet büyüklerinin israfına gösterişi sevmelerine karşı bir eleştiridir.

Theleme Tekkesi
Gargantua’nın kurdurduğu bu manastır için koyduğu kurallar klasik manastır ve kilise eğitiminin tamamen karşısında bir yerde durmaktadır.
- Etrafında yüksek duvar olmayacak. (Nerde duvar var orada bol bol homurtu, kıskançlık, alttan alta kumpas vardır.)
- Ne zaman içeri bir rahip ya da rahibe girde bastığı yerler iyice yıkanıp temizlenmeli.
- Kurallar, programlar olmayacak, içeri saat, duvar saati, güneş saati sokulmayacak.
- Bütün işler fırsat düştükçe, uygun görüldükçe yapılmalı.
- Manastırlara “tek gözlü, topal, kambur, çirkin, eğri büğrü, kaçık, akılsız, akılsız, lekeli kadınlarla tıksırıklı aşağı tabakalardan, avanak veya evine yük olan erkekler alınmalı. Kadın manastırlarına hiçbir erkek kabul edilmiyor. Theleme’e ise kadın olmayınca erkek, erkek olmayınca kadın alınmaması ( yani damsız girilmez)
- Ömür boyunca kalmak zorunlu değildir. Genel olarak din adamlarının iffet, yoksulluk, itaat andı içmelerinin aksine burada herkesin evlenmesi, para pul sahibi olması, özgür yaşaması kabul edildi.
Kapısında yazan ‘FAY CE QUE VOUDRAS‘ yani ‘İSTEDİĞİNİ YAP‘ yazısı Thémelilerin yaşayışlarını nasıl düzenlediklerini açıklıyor. Bütün hayatları yasalara, tüzüklere veya kurallara göre değil, kendi serbest idarelerine ve keyiflerine göre düzenlenmişti. Canları istediği zaman yataklarından kalkar, içlerinden geldiği zaman yer içer çalışır uyurlardı; onları kimse uyandırmaz, kimse içmeye yemeye yada başka bir şey yapmaya zorlayamazdı. Düzenlerinde sadece şu kural vardı: İSTEDİĞİNİ YAP!
Resim Kaynak: Vikipedi
Uzayla – Kültür Evreni
Yorumlar (3)
Bir yanıt yazın
Yorum yapmak için giriş yapmalısın.
Harika✍️
teşekkür ederim 🙂