*Bilişsel Çelişki Kuramı veya bilişsel uyumsuzluk terimi 1957 yılında sosyal psikolog Leon Festinger tarafından geliştirilmiştir.
İnsanlar çoğu zaman belirli bir tutum yönü belirleyip buna uygun yaşamak için çabalarlar. Fakat bazen zihinlerinde belirledikleri imge ile sergiledikleri davranış arasında uyumsuzluk belirir. Bu noktada da karşımıza ”bilişsel uyumsuzluk” denilen kavram çıkmaktadır.
Bilişsel Çelişki Kuramı, en basit tanımıyla bireyin sahip olduğu inanç, tutum ya da bilginin yine aynı bireyin sahip olduğu tersi tutum veya bilginin arasındaki çelişkiyle gerçekleşir.
Örneğin ”hava oldukça sıcak” diyen bir bireyin ”bu nedenle mont giyiyorum” demesi sonrasında iki bilişsel öğenin çelişik olduğunu görebiliyoruz.
Bu durumda çelişen biliş sayısını azaltmak için kendi tutumuna en uygun olan bilgiyi seçer ve diğerini reddeder.
Yine bir diğer örneğe göre, yeni alınan fakat iyi çalışmayan televizyon için ”benim televizyonum çok kaliteli” söylemi bilişsel çelişkiye yol açar, bu çelişkiyi kaldırmak içinse ”hatayı kabul etmek” doğru strateji olabilir.
Örneğin alkolü bırakmak isteyen kişinin bırakmakta zorlanması sonrası, davranışını değiştirmek yerine, alkol tüketiminin kendisi için faydalı olduğunu söylemesi bilişsel çelişkiler ortaya çıkarır.
Festinger, asıl olarak her insanın aslında düşünce ve davranışı arasında bir denge bulmak için çabaladığını düşünür ve olası çelişkilerin bireyin kendisini rahatsız ettiğini düşünür. Oluşan çelişki giderildikten sonra birey rahatlığa ve huzura kavuşur.
Kaynaklar: Yücel, E. & Çizel, B. (2018). Bilişsel Uyumsuzluk Teorisi Üzerine Kavramsal Bir İnceleme: Satın Alma Perspektifi. Journal of Yaşar University, 13(50), 150-163. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/486740
Uzayla – Kültür Evreni