Muhtıradan Darbeye Öğrenci Hareketleri (1971-1980)

12 Mart 1971 Türkiye Cumhuriyeti tarihinde askerlerin yönetim güçlerine karşı yapmış olduğu ikinci müdahale idi. Adalet Partisi Hükümeti görevden uzaklaştırıldı ve Süleyman Demirel’in Başbakanlık görevine son verildi. 1961 Anayasası ile sağlanmış olan bütün sendikal haklar ve örgütlenme serbestlikleri yasaklandı. 1968’de başlayan ve büyüyerek devam eden öğrenci hareketleri muhtıra ile durdurulmaya çalışıldı. Fakat bu pek de mümkün olmayacaktı.



Muhtıranın hemen ardından 16 Mart 1971’de Deniz Gezmiş Sivas’ta yakalandı. 17 Mayıs 1971’de Mahir Çayan ve arkadaşları İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom’u kaçırdılar ve Elrom, Mahir Çayan tarafından 23 Mayıs’ta öldürdü. Çayan ve arkadaşları kaçarken fark edilmeleri üzerine zorla girdikleri evde küçük bir kızı rehin aldılar. Rehine Sibel Erkan 51 saatin ardından kurtarılırken Hüseyin Cevahir öldürüldü, Mahir Çayan ise yaralı olarak ele geçirildi.

öğrenci


31 Mayıs 1971’de THKO ( Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) üyeleri Sinan Cemgil, Alparslan Özdoğan ve Kadir Manga, Malatya’nın Nurhak Dağı’nda girdikleri çatışmada öldürüldüler. 16 Temmuz 1971 de Kurtuluş Ordusu’nun birinci davası görüldü. Süleyman Demirel yakalanan üyelerin idam edilmesini istiyordu. 3 aylık bir yargılamanın ardından Hâkim Ali Elverdi, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ı ölüm cezasına çarptırdı.

24 Ocak’ta meclise getirilen ölüm dosyası İnönü tarafından kabul edilmese de Demirel tarafından isteniyordu. Nihat Erim’in de ısrarı ile TBMM tarafından onay verildi. Anayasa Mahkemesi idam kararını usulden bozdu. Yeniden meclis gündemine taşınan dava tüm çabalara rağmen bozulamadı. Meclis geri adım atmayarak kararları yeniden onayladı.

29 Kasım 1971’de THKP-C üyesi Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz ile THKO üyesi Cihan Alptekin ile Ömer Ayna tutuklu oldukları İstanbul Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçtılar. THKO ile beraber Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarını önlemek adına eylem düzenleme kararı aldılar. 27 Mart 1972’de Ordu Ünye’de bulunan NATO üssünde görevli üç teknisyeni kaçırdılar.

30 Mart’ta saklandıkları ev kuşatıldı. Yapılan operasyonda Mahir Çayan ve arkadaşları öldürüldü. Kaçırılan İngiliz teknisyenler de çıkan çatışmada öldüler. Çatışmadan sadece Ertuğrul Kürkçü sağ olarak kurtuldu. 4 Mayıs 1972’de Jandarma Genel Komutanı Kemalettin Eken’e Ankara’da suikast yapıldı. 6 Mayıs 1972’de Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edildiler. İdamlar gençlerin gözlerini korkutmak istiyordu. Başkaldırmanın en ağır cezasını vermekten çekinmeyeceklerinin bir sembolü idi. Yaptıklarının bedelinin canları ile ödeneceğinin göstergesiydi. İdamların olayları durdurması gerekirken tam tersi oldu ve çatışmalar daha sert ve ölümlü olarak yaşandı. Deniz Gezmiş ve arkadaşları sol grubun idolleri haline geldiler. Onları birer kahraman olarak görüyorlardı.

öğrenci


Muhtıranın ardından sol görüşlü dergiler kapatıldı ve yazarlarının birçoğu tutuklandı. TİP ve sol dernekler dağıtıldı. Halkın huzurunu ve devletin iç güvenliğini bozmakla suçlananlar tutuklandı. Sokağa çıkma yasaklarıyla özgürlükler kısıtlandı. 1971’den 1973’e kadar ülkede yönetim sorunu yaşandı. CHP içerisinde ayrılıklar yaşanıyor ve cumhurbaşkanlığı seçimi içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyordu. Nihayetinde 6 Nisan 1973’te cumhurbaşkanlığı seçiminin 15.turu gerçekleşti ve Fahri Korutürk Türkiye Cumhuriyeti’nin 6. Cumhurbaşkanı oldu.

14 Ekim 1973 tarihi geldiğinde Türkiye genel seçimlere gitti. Seçimde CHP oy üstünlüğünü sağladı fakat tek başına hükümet kurmak için yeterli oya sahip olmadığından koalisyon kurmalıydı. Bülent Ecevit, Demirel ile uzlaşamadığından Erbakan ile görüştü ve CHP-MSP koalisyon hükümeti kuruldu. Hükümetin ortak uzlaşıda olduğu genel af meclisten geçince muhtırayla içeri alınan öğrenci örgütlerinin liderleri serbest kalınca örgütlerini tekrar kurdular. Öğrenci hareketleri bundan sonra daha da derinleşti ve liseler de aktif olarak bu çatışmalarda yer aldı. 8 Kasım 1974’te ODTÜ’de boykotlar başladı. ODTÜ sol grubun kalesi olarak görülüyordu. 9 ay boyunca sürdürülen boykotta üniversiteye kimse giremedi. Okula bombalı bir saldırı düzenlendi ve bu saldırıda 1 kişi öldürüldü. Dönem içerisinde 16 ODTÜ’lü öldürüldü.


15 Temmuz 1974’te Makarios’a karşı hükümet darbesi yapıldı. Kıbrıs’taki gelişmeler üzerine Türk Ordusu 20 Temmuz 1974’te adaya müdahale etti. Kıbrıs’ın bağımsızlığı için 16 Ağustos’ta ateşkes ilan edildi. Kıbrıs krizi sonrasında Bülent Ecevit, koalisyon ortakları arasında yaşanan gerilimlerden dolayı istifa etti. İstifanın ardından uzun süre hükümet kurulamadı.

Türkiye iç ve dış problemle uğraşırken bu kargaşa ortamında yine öğrenci olayları gerçekleşti. 23 Ocak 1975’te İstanbul’da Vatan Mühendislik Yüksek Okulu’na Komandolar baskın yaptı. Okulun kantinini işgal eden öğrenciler 10 bin lira rüşvet istediler. Öğleden sonra devrimci öğrencileri arkalarından ateş ederek kovaladılar. Makine bölümü 2. Sınıf öğrencisi Kerim Yaman hayatını kaybetti. Arkadaşları, Kerim Yaman’ın cenazesini hastaneden kaçırdı. Cenaze İstanbul Üniversitesine getirildi.

Cenaze için İstanbul’daki diğer okullardan gelen öğrencilerle birlikte İstanbul Üniversitesi’nde yaklaşık 20 bin kişi toplandı. Kerim Yaman’ın cenazesi İstanbul Üniversitesi’nde yapılan tören ve Sirkeci’ye yapılan yürüyüşün ardından memleketi Akhisar’a gönderildi. Kerim Yaman’ın öldürülmesinin ardından İstanbul Üniversitesi süresiz olarak, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ise 1 gün süreyle kapatıldı. İbrahim Halil Öztürk, Hasan Külüng, Ülkü Ocakları Şube Başkanı Ahmet Acar cinayet failli olarak tutuklandılar. 14 Ağustos 1975’te cinayetle ilgili 14 tutuklunun yargılamaları başladı. Tutuklular serbest bırakıldı. Cinayetin faili meçhul kaldı. Olaylara çözüm arayan Başbakan Süleyman Demirel 1 Mayıs 1975’te on üç üniversite rektörü ile bir toplantı yaptı. Üniversite yönetimleri de aynı şekilde sorunların çözüme kavuşmasını istemekteydi. Fakat olaylar için bir çözüm bulunamadı.
3 Kasım 1975 tarihinde yeni eğitim ve öğretim yılı dersleri başladı. Aynı gün Gazi Eğitim Enstitüsü’nde devrimci gençlerin açtığı ateşle, Matematik Bölümü 2. sınıf öğrencisi ülkücü Alparslan Gümüş öldürüldü. Ölüm sonrası boykot başlatıldı. Çıkan çatışmalarda birçok insan yaralandı. 5 Kasım’da İstanbul Teknik Üniversitesi’nde çıkan çatışmada ülkücü öğrenci Yaşar Özcivlez öldürüldü.

Bu çatışma karşıt görüşlü öğrenciler arasında yaşandı. Aynı ayın 21’inde yine İTÜ Makine Fakültesi 3. Sınıf Öğrencisi ülkücü İsmail Tığlı, İstanbul Beyazıt Meydanı’nda, Marmara Kıraathanesi’nin önünde öldürüldü. 1 Aralık 1975’te İstanbul’da Galatasaray Mühendislik Yüksek Okulu öğrencileri Cezmi Yılmaz ve Halit Pelitözü ülkücüler tarafından öldürüldü. Muhtıra sonrasındaki en büyük öğrenci polis çatışması ölümlerin ardından düzenlenmek istenen tören sebebiyle yaşandı. Galatasaray Üniversitesi öğrencileri okulu işgal ettiler.

İstanbul Üniversitesine giden öğrenciler cenazeyi almak istediler fakat buna polis karşı çıkınca silah zoruyla öğrenciler dağıtılmaya çalışıldı. 75 öğrenci gözaltına alındı. 1976’da ülkücü komandolar eylemlerini arttırdılar. 3 Ocak 1976’da ODTÜ sınavına giden otobüsleri sağ görüşlü öğrenciler durdurdular. Çıkan çatışmada yaralananlar oldu. 5 Ocak’ta Kadıköy’deki Atatürk Eğitim Enstitüsü’nü komandolar işgal etti. Okulda eğitime ara verildi. Komandolar 6 Ocak’ta bu sefer Ankara’da DMMA’yı işgal etti. Burada da eğitime ara verildi. Aynı gün Hacettepe Yurdu’nu basan ülkücüler Şükrü Bulut’u silahla yaraladılar. Hacettepe Üniversitesi Alman Filolojisi bölümü son sınıf öğrencisi Şükrü Bulut 7 Ocak 1976’da öldü. Öğrenciler ölümden MC Hükümeti’ni sorumlu tuttu. Şükrü Bulut’un ölümünün ardından Hacettepe Üniversitesi Temel Bilimler Fakültesi’nde forum yapıldı.

Sonrasında okula yürüyen öğrencilere polis tarafından cop ve silahla müdahale edildi. Nuray Erenler yaralandı ve 14 Ocak’ta hayatını kaybetti. Süleyman Demirel bu olaylar sonrasında gerekirse üniversitelere el konulabileceğini söylüyordu. Ölümlü olaylar hız kesemeden devam ediyordu. Sağ ve sol çatışması halinde devam eden olaylar birbiri ardına geliyordu. Ankara Cebeci’deki Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenciler arasında çıkan kavgada Senatör Muzaffer Yurdakuler’in oğlu 23 yaşındaki Hakan Yurdakuler silahla vuruldu.

Olayın duyulmasıyla hareketlenen Hacettepe Üniversitesi’nde polisle öğrenciler arasında çıkan çatışmada da iki öğrenci yaşamını yitirdi. Hacettepe Üniversitesi, Ankara DMMA ve Ankara Üniversitesi’nde eğitime ara verildi. Üniversitelerde artık can güvenliği kalmamıştı. Aileler çocuklarını üniversiteye göndermekten çekinir olmuşlardı.


1977 yılı can güvenliğinin olmadığı bir yıldı. 6 Ocak 1977’de Gaziantep Atatürk Lisesi öğrencileri üzerine ateş açıldı. Yaşar Çatalbaş öldürüldü. 7 Ocak’ta Erzurum Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde 3 devrimci öğrenciye saldırıldı. Olayda yaralanan arkadaşlarını hastaneye ziyarete giden öğrenciler üzerine 11 Ocak’ta açılan ateşte Ahmet Söken öldü. 16 Ocak 1977’de İTÜ öğrencisi Aytekin Taşçı öldürüldü. Olayların önüne geçebilmek amacıyla Ankara Üniversitesi Senatosu Süleyman Demirel’e muhtıra verdi.

Girişim hiçbir sonuç vermedi. 25 Ocak’ta Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin iki öğrencisi öldürüldü. 2 Şubat’ta Kurtuluş grubu üyelerinden İTÜ öğrencisi Zeki Erginbay işkence yapılarak öldürüldü. 16, 17 ve 18 Mart günleri Uşak Eğitim Enstitüsü’nde kız öğrencilerin üzerine saldırıldı. Polisin müdahale etmemesi gerilimi iyice yükseltti. Devrimci öğrenci Haydar Öztürk olaylar sırasında öldürüldü. Cenazenin ardından Yay-Kur önünde toplanan öğrencilere polislerin saldırmasının ardından Semiha Özakar öldürüldü.

4 Nisan’da Şişli Siyasal Bilimler Yüksekokulu’nun sol görüşlü öğrencisi Kemal Karaca öldürüldü. 6 Nisan’da Hacettepe Yurdu’nu yeniden basan ülkücüler Süleyman Aktağ’ın ölümüne sebebiyet verdiler. 1 Mayıs 1977 İşçi Bayramı sebebiyle büyük çatışmalarla geçti. DİSK bütün sol örgütlerini 1 Mayıs’a davet etti. Fakat sol içindeki ayrılıklar çatışmalara sebebiyet verebilirdi. Dev-Genç ve Maocular alana alınmak istenmedi. Yoğun bir kalabalık vardı. Tarlabaşı’nda toplanan grup yaylım ateşine tutuldu. Taksimde insanlar panzerlerin altında eziliyordu. Kazancı Yokuşu’ndan kaçmak isteyen birçok insan çıkan arbedede ezilerek hayatını kaybetti. 1977’nin 1 Mayıs’ında 34 kişi öldü.


Erken seçim öncesi geziler düzenleyen Bülent Ecevit’e saldırılar ve suikastlar düzenlendi. 5 Haziran seçimlerinde Bülent Ecevit seçimi kazansa da güvenoyu alamaması sebebiyle hükümeti kuramadı. 21 Temmuz’da Süleyman Demirel tarafından 2. MC hükümeti kuruldu. Fakat bu hükümet uzun süreli olmadı. 31 Aralık’ta verilen gensoru ile hükümet düştü. 5 Ocak 1978’de Bülent Ecevit hükümeti kurdu. Ülkede hükümetlerin kurulmasının zorluğundan çıkan yönetim boşluğu olayları tetikliyordu. Zaten sağlanamamış olan düzen yıkık bir yönetimle düzeltilemezdi. Halkın giderek artan korkularına çare bulunamıyordu. İnsanlar şehirlerde sokağa çıkmaktan bile tedirgin oluyorlardı. Herhangi bir yerde her an çatışma çıkabilir durumdaydı.
İstanbul Üniversitesi içerisinde sürekli olarak çatışma yaşanıyordu. Okul içerisinde solcu öğrenciler üstünlük kurmuş dışarıda ise sağcı öğrenciler üstünlükteydi. Solcu öğrenciler ancak polis kontrolü ile okuldan çıkabiliyordu. 16 Mart 1978 tarihi tam olarak şiddetin günüydü. İstanbul Üniversitesi’nin merkez binasından çıkan bir grup solcu öğrencinin üzerinde Eczacılık Fakültesi önünde bombalı ve silahlı saldırı gerçekleştirildi. Önce bombalar atıldı daha sonra silahlarla öğrencilerin üzerine ateş açıldı. Olaylar sırasında 7 öğrenci hayatını yitirdi. Yüzden fazla kişi de yaralandı. Bu olay tarihe 16 Mart Katliamı olarak geçti. İstanbul Üniversitesi süresiz olarak kapatıldı.


Bu dönemde hem siyasilere hem de üniversite yönetimlerine suikastlar düzenlendi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi hocalarından Doç. Dr. Server Tanilli’ye, İstanbul Teknik ve Karadeniz Teknik Üniversitesi öğretim görevlilerine saldırılar düzenlendi. Bedri Karafakioğlu 20 Ekim’de uğradığı saldırıda öldü. 19-26 Aralık 1978’de Maraş’ta 120 kişi öldü. Gittikçe artan katliamlar ülkeyi her yönden etkiliyordu.

İnsanların işyerleri ve evleri taşlanıyor yıkılıyor ve harap ediliyordu. 1979 yılında da hız kesmeden ölümler devam etti. Yılın ilk suikastı Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’ye düzenlendi. İpekçi 1 Şubat 1979’da Nişantaşı’nda öldürüldü. 18-19 Eylül 1979’da Adana’da Yapı Meslek Lisesi’ni basıldı ve ülkücü altı öğretmen öldürüldü. Ayın 19’unda Malatya Ülkü Ocakları eski başkanı Sultanahmet’te öldürüldü. Gazeteci, siyasetçi, öğretim üyesi, öğrenci, birçok insan yine suikastlara ve çatışmalara kurban edildi.


İlk başlarda öğrencilerin eğitim istekleri üzerine başlayan boykot ve çatışmalar gün geçtikçe şekil değiştirdi. Bu duruma iten faktörler çoktu. En önemlisi ise gelecek kaygısı idi. Öğrenciler maddi imkânsızlıklardan da yakınıyorlardı. Ülke ekonomisi giderek kötüleşiyordu MC Hükümeti döneminde enflasyon çok fazla yükseldi. 1977 yılının ekonomisi o kadar kötüleşmişti ki Irak petrolü, Bulgaristan da elektriği kesti. Yoksulluk o kadar alışılmıştı ki dönemin karikatürlerinde insanların ayakkabılarının altı delik olarak çizilirdi.

Yeni ayakkabı almak, üretimi az olan bir ülke için büyük bir lükstü. Eylemlere öğrencilerin yanı sıra işçilerin de katılması siyasi yönetim güçlerinin işini giderek zorlaştırdı. Ülke sağ sol ve bunların içerisindeki fraksiyonlarca bölünüp paylaşıldı. Sorunlara çözüm bulamayan hükümetler devriliyordu. Olayların başında görmezden gelinen öğrencilerin sorunları gün geçtikçe büyüdü. Fark edildiklerinde de olaylar kontrol altına alınamaz hale gelmişti. Sağ ve sol çatışması halindeki öğrenci hareketleri ileride Kürt-Türk, Alevi-Sünni çatışmasını da tetikledi.

Devlet sürekli olarak basını denetleniyor ve gerektiğinde sansür uygulamaktan çekinmiyordu. Türkiye’ye 1961 Anayasası’nın sağlamış olduğu özgürlükler 1971 muhtırası ile sona erdi. Hem siyasi hem sosyal hayatta kısıtlamalar baş gösterdi. Muhtıra ile de başa çıkılamayan hareketler 1980 darbesinin yaşanmasının sebebi oldu. 12 Eylül 1980’de asker emir komuta zincirinde darbe yaparak yönetimi eline geçirdi. Darbe örgütlere çok ağır bir dönem yaşattı. Tutuklamalar, işkenceler ve idamlar yaşandı. Bir dönemin gençliği ve insanı bu olayları bizzat yaşayıp bunlara tanık oldular.

Uzayla – Kültür Evreni

Bir yanıt yazın