Osmanlı Devleti’nde modernleşmenin ne zaman başladığı hakkında çeşitli görüşler vardır. Kimisi Lale Devri ile başlatırken kimisi Tanzimat ile başladığını ileri sürmektedir. En net bir şekilde modernleşmenin başladığı dönem Üçüncü Selim dönemidir diyebiliriz. Peki ya Lale Devri’nde neler yaşandı ne gibi gelişmeler yaşandı?
Osmanlı’da Modernleşmenin İlk Adımı
İlk ve en önemlisi olarak İbrahim Müteferrika ve Yirmisekiz Çelebi Mehmed tarafından kurulan matbaayı söylememiz gerekir. Osmanlı’da yaşayan azınlıkların kendilerine ait matbaaları vardı ve kendi dillerinde basım yapıyorlardı. Türkçe olarak faaliyet gösteren ilk matbaa 1728’de kuruldu. Matbaa Osmanlı’da Avrupa’ya göre çok geç kalınmış bir yeniliktir. Gecikmenin ilk sebebi olarak matbaanın geç tanınması ve öneminin fark edilemeyişi gösterilebilir. Diğer bir sebebi ise teknik bilginin eksikliğidir.
İbrahim Müteferrika ve Yirmisekiz Çelebi Mehmed teknik bilgiye sahip olan isimler olduğundan ancak onlar tarafından gerçekleştirilebilirdi. Matbaanın kurulması doğal olarak kâğıt ihtiyacını da doğurdu. Önceleri Doğu ülkelerinden sağlanan kâğıt, ucuzluğu sebebiyle daha sonraları Batı ülkelerinden alınmaya başlandı. Dışarıdan alım yeterli olmayınca 1744 yılında Yalova’da bir kâğıt fabrikası kuruldu.
Fabrika kurulmuş, kağıt ihtiyacı karşılanmış olsa da basılan kitapların fiyatları pahalıydı. Bu sebebiyle basılan kitaplar büyük kitlelere ulaşamadı. Okur-yazarlık oranının az olduğu Osmanlı toplumu da kitaplara karşı pek ilgili olmadı. Bu dönemdeki gelişmelerden bir diğeri de yapılan yenilikleri takip etmeleri amacıyla Avrupa’ya elçilerin gönderilmesi idi. Elçilerin takip ettikleri konu genelde askeriye ile ilgili idi. Gönderilen elçiler daimi olarak gittikleri yerlerde bulunmuyorlardı.
1793’te kurulacak daimi elçiliklere kadar dışarıya sadece 20 kişi gönderildi. Bu sebeple pek bir ilerleme kaydedilemedi. 1720 yılında Yeniçeri Ocağı’na bağlı olarak ‘Dergâh-ı Âli Tulumbacı Ocağı kuruldu. Bu ocağın kuruluş amacı askeriyede yapılacak olan değişikliklere ne gibi tepkiler doğabileceğini anlamaktı. Çünkü yüzyıllardır geleneklere bağlı olarak yürütülen işleyişte yapılacak olan büyük çaplı bir değişiklik kabul görmeyip yeni sorunlar doğurabilirdi. Damat İbrahim Paşa’nın sürdürdüğü dönem saray için güzel gitse de halkı sefalete götürdü. Memnuniyetsizlik yaratan bu durum sonucunda bir isyan kaçınılmaz oldu ve Patrona Halil İsyanı patlak verdi.
İsyan sonucunda Damat İbrahim Paşa idam edilirken Üçüncü Ahmet tahttan indirildi. Bir Fransız asili Müslüman olup Ahmet adını aldıktan sonra Osmanlı hizmetine girdi. Bu Fransız asiline humbaracı kıtalarını Avrupa tarzında ıslah etme görevi verildi. 1734 tarihinde açılan Hendesehane Yeniçeri Ocağının bu tür fikirlere karşı çıkması nedeniyle okul kapatıldı. -Osmanlı’da Modernleşmenin İlk Adımları-
Üçüncü Selim Dönemi Islahatları
Osmanlı Devleti’nin ciddi anlamda ilk reform girişimleri Üçüncü Selim döneminde yapıldı. Yine askeri alanındaki sorunlarla ilgilenildi. Askerlik ve denizcilik okulları kurarak burada öğrenci yetiştirmek için yabancı öğretmenlerden destek alındı. Selim 1793’ten itibaren Avusturya ve Prusya’ya elçiler gönderdi ve oradaki gelişmeleri bir rapor olarak istedi. Selim Nizam-ı Cedid adında Avrupa tarzında bir ordu kurmak istiyordu. Zaman içerisinde de Selim’in bütün reformlarına bu isim verildi. Mevcut kara ordusunda yapmak istediği düzenlemelere Yeniçeriler sürekli olarak karşı çıktılar. Fakat 1795’te Askeri Mühendislik okulunun açılmasını engelleyemediler.
1794’te Nizam-ı Cedid Ordusu kuruldu. Yeniçerilerin ve Sipahilerin oluşturduğu eski askeri güç yeni kurulan sistem ile beraber çalışmaya karşı geldiler. Kabakçı İsyanı ile 1807’de Üçüncü Selim’i tahttan indirdiler. Üçüncü Selim tahttan indirilmeden önce mahalli idarenin düzenlenmesi ile ilgili de çalışmalarda bulundu. Meşveret usulünün geliştirilmesi için uğraştı. Kalabalık Meşveret toplantıları yapması bunu kanıtlar niteliktedir. 1793’te Avrupa’da daimi elçiliklerin oluşturulması ise yaptığı en büyük girişimlerdendir.
İkinci Mahmut Dönemi
Tanzimat öncesi en büyük değişimlerin yaşandığı dönem İkinci Mahmut dönemidir. Üçüncü Selim tahttan indirilince tarafı olan Rusçuk Ayanı Alemdar Mustafa Paşa yeni padişah olan Dördüncü Mustafa ile ters düşünce ordusuyla beraber İstanbul’a gelerek Üçüncü Selim’i tekrar padişah yapmak istedi. Fakat Üçüncü Selim’in ölmüş olduğunu öğrenince onun yerine İkinci Mahmud’u tahta çıkardı. 16. Yüzyıl ikinci yarısında merkezi otoritenin güç kaybı ayanların yükselişini hızlandırdı. 18. Yüzyıla kadar hem siyasi hem ekonomik güçlerini arttırdılar. Alemdar Paşa’nın Sadrazam olması ayanların ne kadar etkin bir hale geldiğinin göstergesidir.
Sekban-ı Cedid adı altında yeni bir birlik kurmaya çalışıldı. Merkez ile ayanlar arasında bir anlaşma yapmak üzere ülkenin her bir yanından ayanları İstanbul’a davet etmiştir. Önemli ayanlardan Yanyalı Ali Paşa ve Mısırlı Mehmet Ali Paşa bu toplantıya katılmadı. 1808 yılında Sened-i İttifak adı ile bir metin imza edildi. Bu metini padişahın yetkilerini kısıtlayıcı ve ayan sınıfının yükselişi olarak görenler ve metni Magna Carta’ya benzetenler vardır.
Bazıları ise Sened-i İttifakı Osmanlı anayasal hareketlerin başlangıcı olarak görürler. Bu belgenin tamamının mevcudiyetinden yoksun olmamız nedeniyle birçok tartışma sonuçsuz kaldı. Padişahın metni imzalayıp imzalamadığı konusunda da net bir görüş yoktur. Tartışmaların sonucu ne olursa olsun değişmeyecek olan ayan unsurunun gücü ve etkisini bize net bir şekilde göstermesidir. Alemdarın yapmış olduğu yenilikler Yeniçeri ayaklanmasını da beraberinde getirdi ve 1808 yılında Alemdar Paşa öldürüldü.
Ölümünün ardından Sened-i İttifak yok sayıldı. Belgrad’da sağlanmaya çalışılan Âdem-i Merkeziyetçilik Sırp isyanına yol açtı. İsyan bastırılsa da bir süre sonra tekrar başladı. Mahmud hem ulema hem de din adamları ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. Mahmud Yeniçeriler içerisine Eşkinci adıyla modern birlikler kurmaya başladı. Şaşılmayacağı üzere bu duruma Yeniçeriler yine isyan etti. Bunun üzerine padişah Yeniçeri Ocağını lağvetti. Bu olaya Vaka-yı Hayriye denmiştir.
Askeri üniformaları Avrupa tipine dönüştürüldü. 1827 de Tıbbiye 1834’de Harbiye açıldı. Paris’e öğrenci gönderildi. Vakıflar belirli bir kuruma bağlanarak denetlenmeye çalışıldı. Tımarlar kaldırılarak ve iltizama verildi. 1831’de ilk resmi gazete olan Takvim-i Vakayi çıkarıldı. Gazete haberleşme alanında büyük bir ilerleme idi. 1838 yılında sadrazamlık makamı kaldırıldı ve yerine Dâhiliye Nezareti’ne başvekilliği eklendi. Bu uygulama Mahmud’tan sonra kaldırıldı.
1821 yılında devletin dâhili işlerinde görev almak üzere eleman yetiştirmek amacı ile tercüme odaları kuruldu. Bu odanın kurulmasındaki en önemli sebep, dahili işlerde görev yapan Müslüman olmayan Rum görevlilerin, Yunan İsyanı sırasında Yunan tarafını desteklemeleridir. Tercüme odalarında Müslüman görevliler yetiştirildiğinde güvenilir görevliler olacaktı ve aynı durum tekrar yaşanmayacaktı. Osmanlı Devleti’nde yaşanan Tanzimat’tan önceki değişim ve gelişimler bu şekildedir. Yapılan yenilikler bir taban oluşturarak ilerleyen dönemlerde yaşanacak olan gelişmelere öncülük ettiler. -modernleşmenin ilk adımları-
Uzayla – Kültür Evreni
Yorumlar (1)
Bir yanıt yazın
Yorum yapmak için giriş yapmalısın.
Harika 🖤