Sahtekarlık Sendromu: Kişinin Başarı Yanılgısı

Sahtekârlık Sendromu (Imposter Sendromu), ilk kez ABD’li psikologlar Pauline Rose ve Suzanne Imes tarafından kullanılan ve kişinin başarılarından şüphe duymasını nitelendiren bir fenomendir. Bu fenomene göre kişi, kendi başarılarını hak etmediği şüphesine düşmektedir. Kazanım ve becerilerinin getirdiği şüphe duygusu kişinin kendini ‘sahtekar’ olarak tanımlamasına yol açabilmektedir.


Kişi, başarısını ‘şansının yolunda gitmesi’ olarak ya da sahip olmaması gereken bir başarı olarak görmesi sonucu Imposter sendromu yaşıyor olabilir. Başarısını içsel koşullar yerine dışsal koşullara bağlı olarak gören bireyler, performanslarını içselleştirme sorunu yaşamaktadırlar. Sendrom ilk olarak kadınların iş hayatındaki yerini belirtme amacıyla kullanılıyorken zamanla farklı çeşitlerde farklı cinsiyetlerde görülmeye başlandı.

Söz konusu psikologlara göre, başarı sahibi olan kadınlar, bu başarılarını sarf ettikleri emek, çaba ya da yeteneklerine göre değil, şans eseri olarak görmeleri yani dışsal koşulların sayesinde bu pozisyona geldiklerini ifade etmekteler.


Pauline Rose Clance ve Suzanne Imes bu konuyla ilgili 150’den fazla başarılı kadın ile bir çalışma yürütmüşlerdir. Sonucunda da Imposter sendromu ile ilgili önemli verilere ulaşmışlardır. Söz konusu kadınlar sahip oldukları entelektüel seviyeye, iş deneyimine ve pozisyonlarına ulaşmalarının bir yanılgı olduğunu, kendilerine başarılı olduğunu söyleyen insanların tarafından kandırıldıkları söylemine ulaşılıyor. Bu nedenle kadınlar, elde ettikleri edinimleri, saygın otoritelerini içselleştiremedikleri sonucu ortaya çıkıyor.

Çalışmada söz konusu ‘sahtekarlık sendromu’ araştırmasının yalnızca kadınlar için değil erkekler için de geçerli olduğu sonucuna ulaşıldı. Ama yapılan klinik araştırmalarda bu sendromun erkeklerde kadınlara kıyasla oldukça az rast gelinen bir konu olduğu sonucu ifade edildi (Clance ve Imes, 1978:241-248). Sonuç olarak cinsiyet şekillerine göre değişen sahtekarlık sendromunun toplumun cinsiyet algısına göre şekillenebildiği söylenebilir. Örneğin beyaz olmayan insanlarda da bu sorunun ortaya çıkma eğiliminin yüksek olduğu ortaya çıkmıştır.

İnsanların %70’inin hayatlarında en az bir kez bu sendromu yaşadığı düşünülmektedir. Özellikle de yüksek statüde olan insanlarda bu eğilim yükselmektedir. Başlangıçta kadınlar için yapılan çalışmada ‘Sahtekarlık Sendromu’ kavramının kadınlarla sınırlı değil pek çok biçimde görülebileceği sonucu çıktı. Imposter Syndrome (Sahtekarlık Sendromu) kavramının doğuştan gelen bir sorun olmadığı, kültürel ve sosyal etkenler sonucunda sonradan ortaya çıktığı gözlemlendi.

Kaynaklar:

Bir yanıt yazın