1905’de Malatya’da doğan Takiyettin Mengüşoğlu, orta öğrenimini ve liseyi Sivas’ta bitirmiştir. Ardından Milli Eğitim Bakanlığı’nın yüksek öğrenim için yaptığı sınavı kazanarak 1929’da Almanya’ya gider, lakin onun asıl istediği yer ise Fransa’dır. Kendisi bunun nedenini ise Almanca kelime bilmemesinin yanı sıra bilim ve felsefenin Fransa’da daha gelişmiş yönünde olduğudur.
Mengüşoğlu felsefe bölümünü tercih ederek, Göttingen Üniversitesi’nde kimya, fizik ve felsefe derslerine girmiştir. Daha sonra İkinci Dünya Savaşı öncesinde oluşan sosyal ve askeri sorunlar nedeniyle Berlin’e gider. Berlin’de pek çok tartışmaya dahil olup, seminerlere katılarak kendisini geliştirmiş, 1937’de yayımlanan ”Husserl ve Scheler’de Bilinebilirliğin Sınırları” adlı tezi ile doktorasını tamamladı.
İnsan hür müdür, yoksa hürriyet, onun için boş bir kuruntudan mı ibarettir?
Felsefeye Giriş, Takiyettin Mengüşoğlu
Sonrasında 1942 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne doçent olarak atanmıştır. 1953’de profesör olur ve ardından da 1959’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi dekanı seçilmiştir.
Takiyettin Mengüşoğlu, Felsefi Antropoloji
Almanya’daki eğitimi boyunca felsefi antropoloji ve fenomenoloji alanında çalışmalar yürüten Mengüşoğlu, Türkiye’de felsefi antropoloji alanında ilk çalışmaları başlattı. 1983’ün Şubat ayında kendisiyle yapılan röportajda (Aslan Kaynardağı, Felsefecilerle Söyleşiler) antropoloji ile ilgili şunları demiştir: ”Eğitimin temel idesi antropolojinin temeli olan insanın ‘somut bir bütün’ olduğu düşüncesine dayanır; yani canıyla, kanıyla ‘belli bir yerde’ ve ‘belli olanaklar’ içinde yaşayan insanın yeteneklerinin özgürce geliştirilmesi, eğitimin amacı ve idesi olmalıdır.”
Ona göre insanı insan yapan temel varlık şartı eğitimdir (Mengüşoğlu, 1977, s.12).
Takiyettin Mengüşoğlu İnsan Felsefesi
İnsana yönelik yürüttüğü soruşturmalarında, öne çıkan dört insan anlayışını incelemektedir (20. yüzyıl itibariyle). Wolfgang Köhler’in Darwinizmden dolayı öne sürdüğü psikoloji teorisini Mengüşoğlu şöyle anlatmaktadır: Bu teori, insan ile hayvan arasında yalnızca tek fark olduğunu ve insanı tür olarak, tek hücreliden çok hücreliye doğru yükselen sonrasında da gelişmiş organizmaya doğru ilerleyen bir son ürün olduğudur.
İnsan tek bir nedenden dolayı (zeka), gelişmiş diğer hayvan türlerinden ayrılmaktadır (Mengüşoğlu, 2015, s. 27-29). Diğer insan anlayışı ise Max Scheler’in insanı Geist (madde dışı varlık) olarak kabul eden teoridir. Yine Arnold Gehler’in biyolojik teorisine göre, insan fiziki bakımdan hayvanlarla eşit değildir çünkü insan hayvanlar kadar güçlü değil ve iklim şartlarına uymakta zorlanmakta. Fakat insan zeka sahibi olması ve ayrıca ellerini kullanabilmesi, diğer eksiklerini kapatmaktadır.
Kaynak ve İleri Okuma: Ceran, Yaylagül. “Türkiye’de Felsefi Antropoloji Çalışmaları: Takiyettin Mengüşoğlu ve Felsefi Antropoloji Gelece-(ne)-ği”. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi / 17 (Mayıs 2011): 537-554 .
Kocaman, A. Ç. (2021). Eğitimin Neliğine Felsefi Bir Bakış: Takiyettin Mengüşoğlu’nun İnsan ve Eğitim Görüşü. Dört Öge, (19), 49-75. Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/dortoge/issue/64535/897542
Uzayla – Kültür Evreni