Stockholm sendromuna göre kişi kendisine zarar veren, zora sokan, üzen kişiyi ve koşulları kabul eder ve boyun eğer hatta o kişiyi savunur, şükran bile duyar.
Sendromun Gelişimi
Dış dünyayla iletişim kuramayan rehine kendisine zarar veren kişinin şiddete eğilimini görür ve ölümden korkusu artar. Bunla beraber hayatta kalma içgüdüsü de doğal olarak artar ve en sonunda zayıf düşerek o kişinin en ufak iyiliğine minnet duymaya başlar. Kendini onun yerine koyar ve olaylara onun gözünden bakmaya başlar onun haklı olduğunu düşünmeye başlar.
Rehine kişi kendini kurban olarak görmemeye başlar ve ona göre ortadaki olay meşru bir olaya dönüşür hatta ezen kişi ise kahramana…
Stockholm Sendromu İsmini Nereden Alıyor?
İlk olarak sendromu tanımlayan kişi Psikiyatr Nils Bejerot’tur .
1973’te İsveç’in başkenti Stockholm’da bir banka soygunu başladı. Soyguncu eline aldığı silahla parti başladı diyerek soygunu resmen başlattı. Soyguncular sadece dört kadını rehin tutarak diğer görevlileri ve müşterileri serbest bıraktı. Kadınlar tam altı gün rehin tutuldu. Bu süre zarfında soyguncular rehinelere zarar vermedi ve iki taraf arasında iyi bir ilişki kuruldu.
Polis dışarıda abluka halinde bekliyordu. Rehineler soyguncuları haklı görmeye, suçun tamamen poliste olduğunu düşünmeye başladı. Onlara göre soyguncular sadece yanlış yolu seçmişti eğer polis abluka kurmasa her şeyin hızlı biteceğini söylüyorlardı. Basınla irtibat kurabilen rehineler polisin ablukayı kaldırması için yalvardı ama böyle bir şey tabii ki olmadı.
En sonunda polis baskını gerçekleştirdi fakat en şaşırtan olay ise rehinelerin de soyguncular ile birlikte karşı koymasıydı. Olaydan sonra rehineler onların aleyhine ifade vermesi hatta soyguncuların avukat masrafları için aralarında para bile topladılar. Rehinelerden biri ise nişanlısından ayrılıp olay sırasında ilgi duyduğu soyguncu hapisten çıktıktan sonra onunla evlendi.
Zenginlikten Örgüt Üyeliğine; Patty Hearts
Zengin bir ailenin kızı olan Patty Hearts Simbiyonez Özgürlük Ordusu isimli bir grup tarafından alıkonuldu ve 2 ay boyunca karanlık bir dolabın içinde kilitli tutuldu. Kadına tecavüz edildi ve her gün ölüm tehditleri aldı. Ödül olarak ise arada dolabın kapağı açılarak hava almasına izin verildi.
Olaydan tam bir yıl sonra Patty elinde bir tüfek ile banka soygunu yaparken yakalandı. Görünen o ki Patty kendisini kaçıran örgütün silahlı militanı olmuştu. Takma ismi ise Tania idi. Avukatı mahkemeye bu sendromu savunma olarak sundu fakat yeterli bulunmadı ve Patty hapis cezası aldı.
Tersi: Lima Sendromu
Bu sendromda ise rehinelere karşı duyulan sempati söz konusu. Rehin alan kişi rehineye karşı ilgi duyuyor onula duygusal bir bağ kuruyor. Sürekli onunla empati kuruyor hatta bir süre sonra onun sağlığından endişe etmeye başlıyor sürekli ilgilenip iyi olmasını sağlıyor.
Uzayla – Kültür Evreni
Yorumlar (4)
Bir yanıt yazın
Yorum yapmak için giriş yapmalısın.
Çok ilginç konu
👍🏻👍🏻💜
👏 @wishbusra1
🤍🤍