Apofeni: Yaratıcılık ve Şizofreni Arasındaki İnce Çizgi

Apofeni bir düşünce biçimi olarak birbirinden bağımsız olay, durum, davranış ya da görüntüler arasında bağlantı kurma eğilimi olarak tanımlanmaktadır. Bu eğilimde olan kişiler 1950’lerde Alman nörolog ve psikiyatrist Klaus Conrad tarafından şizofreni semptomu taşıyanlar olarak kabul edilmiştir.


Apofeni Nedir?

Psikolojide kişilerin rastlantısal ögelerden var olmayan olay örgüleri ve bağlantılar yaratması hatta bu bağlantıları kendi zihninde gerçek gibi algılaması diskozlu düşünce olarak kabul edilmektedir. Gerçeklik algısında bozulmanın yaşandığı bu durum bir diğer taraftan soyut düşüncenin gerçek hayata taşındığını göstermektedir. Yaratıcı düşüncenin temeli olan soyut ve kavramsal düşünme ile yeni örüntüler oluşturularak günlük hayata olumlu katkılar yapılabilmektedir.

Beyindeki nöral ağlarda standart işleyin dışına çıkılması farklı bir düşünce sisteminin işlediğini ve uyaranların farklı şekilde algılandığına işaret etmektedir. Bu işleyişin farklı ögeler arasında bağlantı kurulması noktasında hem Apofeni durumunun hem de yaratıcı düşüncenin gerçekleştiği görülmektedir.

Apofeni ve Yaratıcılık

Tarihteki yaratıcı karakterlerin sanat, bilim ve mühendislik alanlarında yaptıkları yenilikler rastlantısal bileşenlerden farklı örüntü yaratma becerilerine dayanmaktadır. Özellikle doğadan alınan ilhamla gerçekleştirilen buluşlar ve sanat çalışmaları apofeni özelliği gösteren ya da bu yatkınlıkta olan karakterler tarafından ortaya çıkarılmış olabilir. Bu noktada apofeninin psikolojik bir rahatsızlık mı yoksa yaratıcı faaliyetlerin gerektirdiği bir düşünce biçimi mi olduğu tartışmaya açılmaktadır.

Her düşüncenin hayata yansıyan bir çıktısı olduğundan genellikle görsellikle sonuçlanan çalışmalar bu apofeni durumunun izlerini taşımaktadır. Kuşların kanat yapılarından ilham alan mekanizmalar ya da siluetini yansıtan formlar görsel bir aktarımın sonucudur. Zihinsel bağlantı sonucu ortaya çıkan görsel yanılsamalar psikolojide Pareidolia olarak isimlendirilmektedir. Bu durum içerisinde de görsel bir algı değişimi mevcuttur. Görüntüyü zihinde yanlış algılama olarak belirtilse de belirli bir seviyede bu yanılsamalar farklı alanlara taşınarak yaratıcı ve yenilikçi sonuçların elde edilmesini sağlamaktadır.

Apofeni nedir?

Görüntülerin zihinde farklı nesne ve ögelerle ilişkilendirilmesi daha çok bulutlarda, kahve telvelerinde ya da doğal/yapay yüzeylerdeki bozulmalarda karşımıza çıkmaktadır. Bu ilişkilendirme sıklığı, derecesi ve bu süreçteki duygu durumu kişinin gerçeklik algısının sağlığına işaret etmektedir. Hem apofeni hem de Pareidolia durumlarındaki bağlantı kurma eğiliminin bir rahatsızlık mı yoksa yaratıcılık mı olduğu gerçek hayata olan yansımalarından izlenebilmektedir.

Bu noktada özellikle Van Gogh ve Leonardo Da Vinci gibi sanatçıların eserleri ile günlük hayattaki duygusal değişimleri göze çarpmaktadır. Birbirinden bağımsız olayları kendi gerçekliklerinde bir araya getirerek çıkardıkları sanat eserleri ve buluşlar aslında apofeni ile yaratıcı düşünce arasında ne kadar ince bir çizgi olduğunu bizlere göstermektedir. Sanatçıların doğadan yakaladıkları ip uçları problemlere çözüm üretmelerinde bilişsel becerilerinin açığa çıkmasını sağlamıştır. Doğadaki bu anlam arayışı insan bilinç yapısına özelleşmektedir.

Her buluş ve eserin temelinde yatan hayatta kalma mücadelesi biliş sistemimizin derinlerinde yatmaktadır. Atalarımızdan gelen olayları ve görüntüleri anlamlandırma çabası bize bir miras olarak bugün günlük hayatımıza etki etmektedir. Bu nedenle bilinç yapısının aslında nesilden nesle taşındığına inanılmaktadır. Her insanın düşünüş biçimi ve ögeler arası bağlantı kurma eğilimi bir sonraki nesle aktarıldığında şizofreni gibi bilişsel rahatsızlıkların da genetik olarak aktarılabilme olasılığını desteklemektedir.

Diskozlu düşünce ile yaratıcı düşüncedeki örüntüler gerçeklik algısındaki değişim ile birbirinden farklılaşmaktadır. Apofeni her ne kadar psikoloji ve olumsuz sonuçlarla ilişkilendirilse de günlük hayatta kazandığımız her bilginin birbirine eklenerek farklılaşması ve yeni bilgi türlerinin oluşturulmasında çok büyük etkisi olduğu açıktır. Bağlantı kurma eğilimi ve gerçekliğin farklı algılanmasın daha önce çözülemeyen problemlerin farklı bakış açısı geliştirilerek ele alınmasını sağlamaktadır. Kişilerin kendi gerçekliklerini yaratarak buna bağlı yaşam sürmeleri psikolojik bir rahatsızlık olsa da yeni dünya düzeninde büyük veri ile başa çıkabilmenin bir yolu da apofeni eğilimi gerçekleştirmek olabilir mi?

Sonsuz veri kümeleri arasında yaşadığımız bu dönemde gerçekliği yansıtan her bilgi her an yeniden oluşturulmaktadır. Bu nedenle aynı anda hem gerçeklik sağlayan hem de sağlamayan bilgi türleri günlük hayatta paralel olarak kullanılmaya devam etmektedir. Gerçeklik algımızı belirleyen düşünce sistemimiz ortak kabulleri kırdığı noktada belki de gerçek yaratıcılığı ortaya çıkarıyor olabilir. Psikolojik rahatsızlıklara sebep olan düşünceleri ortadan kaldırmak yerine onları dengede tutmak hatta zaman zaman düşünce akışını desteklemek insanlığın geleceği için belki de çok daha faydalı olacaktır.

Kaynaklar
Duffer M & Duffer R (2019). Stranger Things, Chapter Two: The Mall Rats.
Greenwood, S. (2022). A spectrum of magical consciousness: Conspiracy theories and the stories we tell ourselves. Anthropology Today, 38(1), 3-7.
Kazemzadeh, M. (2012). Apophenoetics: Virtual pattern recognition, the origins of creativity and augmenting the evolution of self. Technoetic Arts, 10(1), 115-123.
Mishara, A. L. (2010). Klaus Conrad (1905–1961): Delusional mood, psychosis, and beginning schizophrenia. Schizophrenia Bulletin, 36(1), 9-13.
Teixeira, T. S. M. (2017). A sincronicidade: Entre a psicopatologia e o transcendente (Doctoral dissertation).

Uzayla – Kültür Evreni

Dinlemek için - Podcast: https://open.spotify.com/episode/2wqzBkGD5OOiV5jq9TVijM?si=11654f2f7eef4e83

Tasarım ve araştırmacı olarak akademi bünyesinde doktora çalışmalarımı yürütmekteyim. Eğitimini aldığım tasarım, teknoloji ve iletişim konularında yaratıcı içerikli yazılar hazırlamaktayım.

Bir yanıt yazın