Black Swan (Siyah Kuğu) Film Analizi

Öncelikle, film Ingmar Bergman’ın felsefesinden esinlenerek hazırlanıyor. Black Swan için Persona filminin türevlerinden biri diyebiliriz. Sigmund Freud’un incelemelerinden ve analitik psikolojiden birçok kesit görebiliyoruz film boyunca. Ingmar Bergman’ın Persona’sından esinlenerek hazırlanan diğer filmlerle ilgilenenler ise; lars von trier tarafından yönteilen Melancholia, Robert Altman tarafından yönetilen 3 Women ve David Lynch tarafından yönetilen Mulholland filmlerini izleyebilirler.


Natalie Portman’ın başrolünü oynadığı bu film birden fazla izlenmeyi hak ediyor. Diğer pek çok başarılı film gibi her bir izlenildiğinde ilk sefer fark edemediğimiz birçok detay yavaş yavaş önümüze seriliyor. Yazının devamında bu detaylardan bahsedeceğiz.

Black Swan (Siyah Kuğu)
Black Swan filminden sahne.

Nina ile annesi arasında nevrotik bir ilişki olduğunu görüyoruz. Anne, kızının özgür bir birey olduğunu kabul etmiyor. Bu da, Nina’nın tüm yaşantısına tesir ediyor. Annesinin gölgesinden bir türlü çıkamıyor ve belki de onun gölgesinde olduğunu dahi göremiyor. Anne, kızından mükemmeliyeti oynamasını istiyor. Kendi başarısızlıklarını Nina üzerinden örtmeye çalışıyor. Onun kusursuz olmasını istiyor. Kendi olarak büyümesine adeta izin vermiyor. Bu da Nina’yı daha da strese sokuyor. Çeşitli ruhsal hastalıkların yaşanmasına yol açıyor.

 Natalie Portman’ın vücudunda ara ara kızarıklar, yaralar görüyorduk. Bu, her ne kadar doğaüstü güç halinde yaşanmış gibi hissettirse de Natalie Portman ne zaman stres yaşasa adeta kendine zarar veriyordu. Seçmelerin olduğu gün sırtını acı bir şekilde kanatan Portman, gala gecesi de tırnağını koparabiliyordu. 

Black Swan (Siyah Kuğu)

Zamanla paranoya da başlıyor. Arkadaşının onun rolünü çalacağını düşünüyor. Buna inanıyor. Hocasına onu yedek seçmemesini söylüyor ve bunun için yalvarıyor. Bu süreçte psikolojik olarak çok etkileniyor. Bir önceki baş balerinin ise kişisel eşyalarını çalıyor. Rujunu kullanıyor. Bunlar bize büyük bir paranoya yaşadığını gösteriyor.

Anne ise devamlı kontrollü bir yapıya sahip. Belki, kızının hastalığını görmezden dahi geliyor. Portman’ın arkadaşının evi ziyaret ettigi esnada kontrolcu tavırları ile beraber kızının sırtını kaşıdığını söylüyor. Fakat, bununla ilgili bir şey de yapmıyor. Ayrıca, Portman’ın odasındaki peluşlar, adeta hapishane hissi veriyor. Belirtilmesi gereken bir diğer nokta ise annenin disiplinli yapısı Portman’ın baledeki başarısına yol açmış olabilir. Fakat, çevreden gelen büyük baskı psikolojik rahatsızlıkları kaçınılmaz kılıyor.

Black Swan (Siyah Kuğu)

Hikayede baba karakterine hiç yer verilmiyor. Bu da belki de Nina’nın baba merkezli eril otorite eksikliğinden kaynaklanan cinsel yaşamında oluşan dengesizliklere neden oluyor. Kendisini tanıması çok zor ve uzun bir yol oluyor. Kendini yalnız hissediyor onlarca başarısına rağmen başarısız hissediyor. Kendini eksik hissediyor.

Final sahnesinde ise emeğinin karşılığını alıyor. Annesiyle göz göze geliyor ve ondan onay alıyor. Adeta kendini bırakıyor. Dilediği gibi kusursuzca oynayabiliyor. Onlarca antreman, prova, sosyal yaşantıdan ödün verdikten, ruhsal sorunlar yaşadıktan sonra o kuğu olabiliyor. Tıpkı hikayedeki kuğu gibi sonsuzluğa uzanıyor.

Yorumlar (2)

Bir yanıt yazın