Gizemli Kayıp Mu (Lemuria) Kıtası

Asya-Amerika Kıtası’nın arasında ve Pasifik Okyanusu’nda yer alan kıtanın yaklaşık Avrupa kadar olduğu varsayılmaktadır. Mu kıtası hakkında oldukça fazla rivayetler vardır. Mu uygarlığı M.Ö 12000 yıllarında bir felaket sonucu battığı söylenmektedir.


Söylenilenlere göre Mu’dan ayrılan insanlar Atlantis gibi uygarlıkları oluşturmuşlardır. İngiliz subay James Churchward görev için Tibet’e gidip, daha sonra kendisini dünyayı dolaşıp çeşitli araştırmalar yapmaya adamıştır. Churchward Mu uygarlığını Hindistan’da ve Tibet’te bulduğu Antik Çağ tabletlerinden çıkardığını dile getirir. Bu tabletlerin gizemini 12 yılda öğrendiği Naga Maya dili ile çözdüğünü söyler. Meksika’da Mu’nun batışıyla ilgili çok garip bir yazı bulunmaktadır.

“6 Kaan yılı Zak ayı II Maluk günü başlayan korkunç yer sarsıntısı, 13 Şuen’e kadar devam etti. Mu kıtası felakete kurban gitti. Mu ülkesi iki kere kalktıktan sonra bir gece çöktü, üstünü sular kapladı. Toprak birkaç defa havaya kalktı ve oturdu. Felaket, 64 Milyon insanın ölümüne sebep oldu.” Burada Mu’nun Zak ayının 13. günü battığı söylenir.

Mu Kıtası
Mu Kıtası

13 rakamı neredeyse her uygarlık tarafından lanetli, uğursuz olarak kabul edilmektedir. 13 rakamının laneti bu olaya dayanmaktadır. Bu kıta üzerinde Atatürk’ün de çeşitli çalışmaları olmuştur.1932’de, emekli general Tahsin Mayatepek, Atatürk’ü ziyaret etti. Tahsin Bey Maya dili ile Türk dili arasındaki benzerlikleri anlatmaya başladı ve bir ‘Mu Kıtası’ araştırmacısı olarak tanınan İngiliz Albay James Chruchward‘ın kendisine söz ettiği, Hindistan’da bulduğu tabletleri anlattı. Atatürk, 60 kişilik bir heyet kurdurarak Mu Kıtası hakkındaki kitapların tercümesi emrini verdi. Ayrıca, yüksek bir para karşılığında, William Niven tarafından bulunan tabletlerden bir tanesi satın alınarak Atatürk’e gönderildi. Bu heyetin kitapları tercüme etmesi uzun zaman almıştır. 60 kişilik heyetin tercüme ettiği kitaplar sonucunda Atatürk bu kitapları kaynak alarak kendisi de kitap yazmıştır.

Kıtanın varlığını kabul edenlere göre; Mu Kıtası insanlığın ilk kıtası olarak bilinir. Bu da insanlığın başladığı nokta olarak görülebilir. Polinezya ve Mikronezya adaları bu kıtanın kalıntıları ve yaklaşık 70 milyon yıl önce burada kalanlar kendi kolonilerini kurmaya başladığı söylenmektedir. Tek tanrılı bir din inanca sahip olduğu düşünülmüştür. Üstelik kalabalık bir nüfusa sahip olduğu tahmin edilmektedir. Bu da yaklaşık olarak 64 milyon nüfusa ulaşmış olduğu söylenilebilir.

Mu Kıtası

Teknoloji de ve manevi açıdan çok üstün durumda, telepati, duru görü, astral seyahat gibi mistik güçlere sahip bir medeniyettir. Bugün medeniyetin neredeyse tamamını oluşturan Mezopotamya, Hindistan, Güney Amerika ve Mısır gibi çeşitli bölgelere yerleşmişler ve sahip oldukları bilgilerle buralarda yeni uygarlıklar kurmuşlardır. Özelikle Mısır ve Sümerler bu göçlerle ilişkilendirilmektedir. Fakat bilim insanlarına göre bu büyük bir efsaneden farksız değildir çünkü yapılan araştırmalara göre fizyolojik olarak bu kıtanın var olması pek mümkün değildir.

Dünyadaki küresel faaliyetleri ele alırsak Mu kıtasının olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu varsayabiliriz. Teknolojinin ve gelişmişliğin yükselmesiyle beraber küresel sorunların da ortaya çıkması neredeyse günümüzü yansıtıyor diyebiliriz. Eğer gerçekten böyle bir uygarlık var ve büyük bir felaketle yok olmuşsa bizim sonumuzun da bundan farksız, etkilerinin de kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Hala birçok sırrı açığa çıkmamış olan mu efsanesi yeniden keşfedilmeyi bekliyor olabilir. Ya onun lanetiyle yerle bir oluruz ya da söylenmekte olan teknolojileriyle büyük bir güç olarak yeniden doğarız.

Uzayla – Kültür Evreni

Bir yanıt yazın