Hz. Musa ve Yahudiliğin Doğuşu, Hz. Musa’nın Hayatı ve On Emir

Yahudilerin ataları olarak kabul ettiği Hz. İbrahim ve onun neslinden gelen İsmail, İshak, Yusuf, Yakup hem Tanah’ta hem de Kuran’da yalvaçlar olarak belirtilir. Bu da bize Yahudilerin uzun bir din geleneklerinin olduğunun göstergesidir. Yahudiler için önemli bir şahsiyet olan Hz. Musa’nın, anlattıkları ve öğrettiklerinin yanında, yaklaşık 430 yıldan sonra kendilerini Firavunların elinden alıp özgürlüklerine kavuşturması önemli noktalardan birisidir. Hz. Yusuf’un Mısır’a gelmesinin ardından, rivayete göre bütün İsrailoğulları Mısır’a göç etmiştir. Hiksoslar döneminde Yahudiler Mısır’da rahat bir hayat sürüyorlardı. Fakat Firavunlar başa geçince Yahudilere köle muamelesi yapmaya başlamıştır.

Hz. Musa ve Hayatı

Yahudiler Hz. Musa’ya eğitimcimiz anlamında ”Mashe Rabbenu”; Tanrı’nın kulu anlamında ”Eved HaShem” ve bütün yalvaçların babası anlamında da ”Avi haNevim zya’ a” derler. Hz. Musa hakkında en detaylı bilgi Tora’dan Çıkış kitabında verilmiştir. Musa hakkındaki bütün bilinenlerin kaynağı Tanah’tır. Yahudi bilginleri, Hz. Musa’nın hayatını 40’ar yıllık olmak üzere üç dönem olarak anlatırlar. Birinci dönem, Hz. Musa’nın Mısır’da doğup gençliğini geçirdiği yıllardır. İkinci dönem , Mısır’dan Midyan’a geldiği ve yalvaçlık verildiği dönemdir. Üçüncü dönem, Mısır’dan Yahudileri çıkarıp Sina Çölü’ne dönüp vefatına kadar geçen dönemdir.

Yaşadığı Dönem

Hz. Musa’nın hangi zamanlarda yaşamış olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Genellikle MÖ 1500 ile 1300 yılları arasında yaşadığı kabul edilir. Rabbinik kaynaklar Hz. Musa’nın 1391-1271 yılları arasında yaşadığını hesaplamıştır.

Adı

Hz. Musa’nın ( Maşeh, modern İbranice Maşe) olarak bilinir. Tora’ya göre, ”sudan çıkarılmış” demektir.

Ailesi

Hz. Musa’nın Yakup’un oğlu Levi soyundan geldiği kabul edilir. Babasının adı Amram, annesinin adı Yoheved’dir. İki kardeşi olduğu bilinmektedir. Erkek kardeşi Aaron (Harun) ve kız kardeşi Miriam (Meryem).

Görsel Kaynak

Doğumu

Hz. Musa Mısır’da doğmuştur. Mısır’da esir hayatı yaşayan yahudilerin, Mısırın yerlileri olmayan Hiksoslar Hanedanlığı (MÖ 1880-1580) döneminde rahat bir hayat sürdükleri bilinmektedir. Hiksoslar’dan sonra iktidara geçen Firavunlar Yahudilere zor zamanlar yaşatmıştır. Bir Firavun, rüyasına istinaden Mısır’da o yıl doğan erkek çocukların öldürülmesini emreder. Tora’da şöyle anlatılır: “Levi evinden bir adam bir Levi kızıyla evlenmişti. Kadın hamile kalıp bir erkek çocuk doğur­du. Bebeğin çok güzel olduğunu görerek onu üç ay gizledi. Ve çocuğu daha fazla gizleyemeyeceğini anlayınca, papirüsten bir sepet aldı; katran ve ziftle sıvayıp onu içine koydu.

Sonra se­peti Nil Irmağı kıyısındaki sazların arasına bıraktı. Çocuğun ablası uzakta durup olacakları izlemeye koyuldu. O sırada Fi­ravun’un kızı yıkanmak için ırmağa geldi. Hizmetindeki kızlar da ırmağın kıyısında yürüyorlardı. Ve Firavun’un kızı sazların arasındaki sepeti gördü. Onu getirmesi için hemen hizmetçisini gönderdi. Sepeti açınca ağlayan çocuğu gördü. Bu İbrani çocuk­larından biri dedi; yine de ona acıdı. O zaman çocuğun ablası, Firavun’un kızına, ‘Gidip İbrani kadınlardan bir sütanne çağı­rayım mı? Çocuğu senin için emzirir,’ dedi. O da, ‘Git çağır,’ diye karşılık verdi.

Kız hemen gidip çocuğun annesini çağırdı. Firavunun kızı kadına, ‘Bu çocuğu al, benim için emzir, sana ücretini veririm,’ dedi. Kadın da çocuğu alıp emzirdi. Ve çocuk büyüyünce, kadın onu Firavun’un kızına getirdi; böylece çocuk onun oğlu oldu. Firavunun kızı, onu sudan çıkardığı için çocu­ğun adını Musa koydu.” Hz. Musa’yı Nil’den çıkarıp Mısır sarayına götüren Kadının, Firavun 2. Thutmose’nin (MÖ 1485-1450) kız kardeşi Hatşepsut olduğu kabul ediliyor.

Mısır’dan Kaçışı

Tora şöyle anlatır: “Musa güçlü kuvvetli bir adam oldu. Bir gün kardeşlerinin yaptığı ağır işi görrnek için onların yanına gitti. Bir Mısırlının İbrani kardeşlerinden birini dövdüğünü gördü. Etrafı­na bakındı, kimseyi görmeyince Mısırlıya vurup onu öldürdü ve kuma gizledi. Ertesi gün yine gitti ve iki İbrani’yi kavga ederken gördü. Haksız olana, ‘Neden arkadaşına vuruyorsun?’ dedi. Bu­nun üzerine adam, ‘Kim seni başımıza yönetici ve hakim atadı? Mısırlıyı öldürdüğün gibi beni de mi öldürrnek niyetindesin?’ dedi. O zaman Musa korktu ve olay duyulrnuş diye düşündü. Firavun da olanları duydu ve Musa’yı öldürtmek istedi; fakat Musa Firavundan kaçıp Midyan (Medyen) diyarına gitti. Orada bir kuyunun başına gelip otururken … “

Çobanlık ve Evlilik

Hz. Musa Mısır’dan kaçıp Midyan’a varınca orada zengin biri olan Reul’un kızıyla evlenir. İslam kaynakları Reul’un Şuayb yalvaç olduğunu söyler. Fakat doğruluğu kesin değildir. Musa’nın evliliği kutsal kitapta şöyle anlatılır: “Midyan kahininin yedi kızı vardı. Onlar her zamanki gibi babalarının sürüsünü sulamak için kuyuya gelip su çektiler, yalakları doldurdular. Yine her zaman olduğu gibi çobanlar da gelip kızları kovdular. Bunun üzerine Musa kızların yardımına koştu ve sürülerini su­vardı. Kızlar eve dönünce, babaları Reuel, ‘Bugün nasıl oldu da böyle çabuk döndünüz?’ diye sordu. Kızlar, ‘Mısırlı bir adam bizi çobanların elinden kurtardı.’ dedi. Üstelik bizim için su çe­kip sürüyü suvardı.

O zaman adam kızlarına, ‘Peki o nerede? Neden onu bırakıp geldiniz? Gidip çağırın, gelsin ekmek yesin’ dedi. Böylece Musa Reuel’in yanında kalmaya razı oldu. Reuel de kızı Tsippora’yı (Zipporah) Musa’ya verdi. Ve sonra Tsippora bir erkek çocuk doğurdu; Musa gurbette bir yabancı oldum diye­rek çocuğa Gerşam adını verdi. Yıllar geçti, bu arada Mısır kralı öldü. Fakat İsrailoğulları kölelik yüzünden inlemeye devam edi­yordu ve feryatları dinmiyordu. Köle olarak çektikleri eziyetten ötürü Tanrı’ya durmadan yakarıyorlardı. Ve Tanrı onların inilti­lerini duydu …”

Tanrı ve Musa ‘nın Karşılaşması

Olay Tora’da şöyle geçmektedir: “Rab, yolda, bir konaklama yerinde Musa’yla karşılaştı, onu öldürmek istedi. O anda Sippora (Tsippora, Zipporah) keskin bir taş alıp oğlunu sünnet etti, derisini Musa’nın ayaklarına dokundurdu. ‘Gerçek­ten sen bana kanlı güveysin’ dedi. Böylece Rab Musa’yı esirgedi. Sippora Musa’ya sünnetten ötürü ‘Kanlı güveysin’ demişti.”

Hz. Musa Ölümü

Hz. Musa’nın ne zaman öldüğü bilinmemektedir. Tora’ya göre Hz. Musa 120 yaşında Sina Çölü’nde vefat etmiştir. Hz. Musa’nın ölümü önceden Tanrı tarafından haber veriliyor: ‘Havarim dağlık bölgesine, Eriha karşısında Moav ülkesindeki Nevo Dağı’na çık. Mülk olarak İsraillilere vereceğim Kenan ülkesine bak. Ağabeyin Harun Hor Dağı’nda ölüp atalarına kavuştuğu gibi sen de çıkacağın dağda ölüp atalarına kavuşacaksın.

Çünkü ikiniz de Zin Çölü’nde, Meriva-Kadeş sularında, İsraillilerin önünde bana ihanet ettiniz, kutsallığımı önemsemediniz. Bu nedenle ülkeyi ancak uzaktan göreceksin. Ama oraya, İsrail halkına vereceğim ülkeye girmeyeceksin.” Zamanı ve yeri gelince de Hz. Musa, İsrailoğullarıyla birlikte eski Yahudi ülkesi Yahuda’ya giderneden ölüyor: “Soma Musa Moab düzlüklerinden Nebo Dağı’na, Eriha’ya bakan Pisga te­pesine çıktı. Yehova oradan kendisine tüm diyarı; Dan’ a kadar uzanan Gilead’ı, tüm Naftali’yi, Efraim ve Manasse topraklarını, batıdaki denize kadar uzanan tüm Yahuda topraklarını, Necef’i, hurma ağaçları şehrinin, Eriha’nın bulunduğu ova yı, Tsoar’ a dek tüm Ürdün Havzası’nı gösterdi. Ve Yehova ona, ‘İbrahim’e, İs­hak’a ve Yakup’a, senin soyuna vereceğim diye yemin ettiğim di­yar budur,’ dedi.

Gözlerinle gör diye sana gösterdim, çünkü ora­ya geçmeyeceksin. Soma Yehova’nın söylediği gibi, Yehova’nın kulu Musa orada, Moab diyarında öldü. Onu Moab diyarında, Beyt-peor karşısındaki vadi ye gömdüler, bugüne dek kimse onun mezarının yerini bilmez. Musa öldüğünde yüz yirmi yaşındaydı, gözleri zayıflamamış, gücü kuvveti tükenmemişti. İsrailoğulları Moab düzlüklerinde Musa’nın arkasından otuz gün ağladılar. Sonunda Musa için ağlayıp yas tuttukları günler sona erdi…” Yahudilere göre Hz. Musa, son 40 yılını Sina Çölü’nde geçirmiştir ve bu sürede sürekli Tanrı’yla Görüşmüştür.

Yalvaçlığı ve Mısır’a Dönüşü

Tora’da şöyle anlatılır:

“Musa, Midyan kahini olan kayınbabası Yetro’nun sürüsüne çobanlık ediyordu. Bir gün sürüyü çölün batısına doğru götürür­ken, Tanrı’nın dağına, Horeb’e geldi. Ve Yehova’nın meleği, bir çalının ortasından yükselen alevlerin içinde ona göründü. Musa bakarken, çalının yandığı halde kül olup bitmediğini fark etti. Bu­nun üzerine ‘Ne muazzam bir olay! Çalı neden yanıp bitmiyor, gidip bakayım’ diye düşündü. Yehova, onun ne olduğunu an­lamak için oraya yöneldiğini görünce çalının ortasından, ‘Musa! Musa!’ diye seslendi; o da ‘Efendim,’ diye karşılık verdi. Tanrı, ‘Buraya yaklaşma!’ dedi, ‘ayağından çarıklarını çıkar, çünkü bas­tığın yer kutsal topraktır.’ Ona, ‘Ben babanın Tanrısı, İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı, Yakup’un Tanrısı’yım,’ dedi. Bunun üze­rine Musa yüzünü gizledi, çünkü Tanrı’ya bakmaya korkuyordu.

Ardından Yehova, ‘Şunu bil ki Mısır’daki halkının ıstırabını gör­düm,’ dedi… İşte İsrailoğulları’nın feryadı bana erişti… Şimdi gel seni Firavun’a göndereyim ve İsrailoğulları’nı Mısır’dan çıkar. Fakat Musa Tanrı’ya, ‘Ben kimim ki Firavun’a gideyim, İsrailo­ğullarını Mısır’ dan çıkarayım?’ diye karşılık verdi. Bunun üzeri­ne Tanrı, ‘Ben seninle olacağım,’ dedi. ‘Seni benim gönderdiğime işaret şu olacak: Sen halkı Mısır’ dan çıkardıktan sonra bu dağda bana ibadet edeceksiniz.’ Fakat Musa Tanrı’ya, ‘İsrailoğulları’na gidip beni size atalarınızın Tanrı’sı gönderdi dersem, onlar da bana O’nun ismini sorariarsa ne diyeceğim?’ diye sordu. Bunun üzerine Tanrı Musa’ya ‘Ben Ben’im,’ dedi. Sonra ekledi: ‘İsrailoğulları’na ‘Beni size, Ben Ben’im diyen gönderdi,’ diyeceksin,’ dedi. Ve yine Musa’ya şunları söyledi: ‘İsrailoğulları’na de ki, Beni size atalarınızın Tanrısı, İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı, Yakup’un Tanrısı olan Yehova gönderdi…”‘

Bu olayla Tanrı Hz. Musa ‘yı yalvaç seçmiştir ve Mısır’a dönerek Firavun’u dine davet etmesini istemiştir. Bu işi, dili de peltek olduğu için tek başına yapamayacağını Tanrı’ya söyleyerek, kardeşi Harun’ u da kendisine yardımcı olarak görevlendirmesini istemiştir. Tanrı, onun bu isteğini geri çevirmeyerek Harun’u da görevlendirece­ğini söylemiştir ve görevlendirmiştir.

Firavun, İsrailoğulları’nın Mısır’dan Çıkışı

Bu olay üzerine Hz. Musa ailesiyle Mısır’a döner, Kardeşi Harunla Firavun’un huzuruna çıkarlar. Musa kendisinin yalvaç olduğunu söyler ve Firavun’u dine davet eder. Aksi halde İsrailoğulları’nı Mısır’dan çıkaracağını söyler. Firavun Musa’yı tanımaz ve karşı çıkar. Fakat sonunda pes eder ve Yahudilerin Mısır’dan çıkışına izin verir. Böylece İsrailoğulları’nın Mısır’daki 430 yıllık hayatı sona erer.

Şeriatı veya On Emir

Hz. Musa denilince akla ilk gelen şey, On Emir’ dir (Buyruk). Buna Musa Şeriatı da denir. Yahudileri Mısır’dan çıkarıp Sina Çölü’ne dönünce Musa, Tanrı’nın daveti üzerine halkıyla tek­rar Sina Dağı’na çıkar. Tanrı, Yahudi halkıyla kutsal bir sözleş­me yapar. Yahudi inancına göre Tanrı’nın Musa ile, dolayısıy­la Yahudiler ile yaptığı bu sözleşme ikinci sözleşmedir; çünkü Yahudilere göre Tanrı’nın Yahudilerle yaptığı ilk sözleşme Hz. İbrahim ile yaptığı sözleşmedir. Bu sözleşmede, Yahudilere göre Tanrı kendi elleriyle beyaz taş levhaya yazdığı On Emir’i Mu­sa’ya ve Yahudilere verir ve uymalarını ister. On Emir (Aseret Ha-Dibrot, Dekalog, Evamir-i aşere) şöyledir:

“Ve Tanrı şunları söyledi: Seni Mısır diyarından, köleler evinden çıkaran Tanrın Yeho­va Benim.

  1. Benden başka tanrın olmayacak.
  2. Kendine oyma put yapmayacaksın; yukarıda göklerde, aşağıda yerde veya yerden aşağıda, sularda olanlara ben­zer bir şekil yapmayacaksın. Putların önünde eğilmeye­ceksin ve onlara kulluk etmeyeceksin. Çünkü Ben, Tanrın Yehova, tam bağlılık isteyen bir Tanrı’yım. Benden nefret eden babaların suçunun cezasını oğullarına, üçüncü ve dördüncü nesle çektireni m. Fakat beni seven ve emirlerime uyanların binlerce nesiine vefalı sevgi gösteren Tanrıyım.
  3. Tanrın Yehova’nın adını boş yere ağzına almayacaksın; çünkü Yehova, adını boş yere ağzına alanı cezasız bırak­maz.
  4. Sebt gününü kutsal sayarak hatırla. Altı gün çalış, bütün işlerini yap. Fakat yedinci gün Tanrın Yehova için adan­mıştır. O gün hiçbir iş yapmayacaksın; sen, oğlun, kızın, erkek ve kadın kölen, hayvanın ve şehrinde yaşayan ya­bancı hiçbir iş yapmayacak. Çünkü Ben Yehova, gökleri, yeri, denizi ve içlerindeki her şeyi altı günde yarattım ve yedinci gün dinlendim. Bu nedenle Sebt gününü kutsa­dım ve onu kutsal bir gün olarak belirledim.
  5. Annene ve babana saygılı ol ki, Tanrın Yehova’nın sana vermekte olduğu toprakta örnrün uzun olsun.
  6. Öldürmeyeceksin.
  7. Zina yapmayacaksın.
  8. Çalmayacaksın.
  9. Komşun hakkında yalan şahitlik yapmayacaksın.
  10. Komşunun evine göz dikmeyeceksin. Komşunun karısı­na, erkek ve kadın kölesine, öküzüne, eşeğine, ona ait hiç­bir şeye göz dikmeyeceksin.” Bu On Emir, Tesniye kitabında da tekrarlanmış­tır.

Uzayla – Kültür Evreni

Uzayla'da Keşfet!

Yorumlar (2)

Bir yanıt yazın