Bireysel (veya örgütsel) ihtiyaçlarımızı tatmin etmek için sürekli bir döngü durumunda gerçekleştirmiş olduğumuz tüketim, bireylerin temel ihtiyaç çizgisinden uzaklaşarak psikolojik istek ve tatminine yönelmiştir. Var olan ihtiyaç giderildikçe bir üst ihtiyaca yönelmekteyiz.
”Eşyaların sahibi biz olmamız gerekirken, eşyalar bizim sahibimiz.”
Diderot’tan önce Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine baktığımızda tüketimin kökeninde fizyolojik ihtiyaçların olduğunu görmekteyiz. Fakat artık günümüzde tüketim olgusu fizyolojik ihtiyaçların ötesine gitmiştir.
Kişiler barınma, giyinme, yeme-içme vs. temel ihtiyaçların ötesinde; günümüzde pek de gerekli olmayan şeylerle kendini bütünleştirmeye ve uyumlu hale getirmeye çalışmıştır. Gestalt Algı Teorisinden temel alan ”bütünlük” eğilimi ve Fransız yazar olan Denis Diderot Etkisi olarak adlandırılan ”uyum” eğilimlerinin nedeniyle sınırsız satın alma isteği meydana gelebilmektedir.
Örneğin yeni bir ev aldığınızda içinde bulunan eşyaların uyumuna da çok dikkat edersiniz. Bu ”uyum” nedeniyle eşyaların bir bütün olmasını istersiniz. Herhangi bir uyumsuzluk sorunu yaratan eşyayı yenisiyle değiştirirsiniz. Gestalt temasınında da sıkça vurgulanan cümle şudur: Bütün, bölümlerinin toplamından farklıdır; bütün, parçaların toplamından daha büyüktür.” (Hsiao ve Chou, 2006; Tolbert, 2004: 7)
Denis Diderot ve Tüketim
Fransız yazar ve filozof olan Diderot’ta tüketim çılgınlığından dolayısıyla ”Eski Sabahlığım İçin Pişmanlık” başlıklı bir yazı yazdı. Zamanının en kapsamlı ve büyük ansiklopedilerinden olan Encyclopedie’nin kurucularından ve yazarı olan Diderot, yaşamında yoksullukla boğuşmuştur.
Maddi sıkıntılar yaşayan, her şey yetmezmiş gibi kızı da evlenmek üzereydi. 52 yaşında olan Diderot elbette tüm bu masrafları karşılayamazdı. Tüm aksilikler üst üste gelirken dönemin Rus İmparatoriçesi Büyük Catherine’nin, Diderot’un kütüphanesini satın almaya kalkışması üzerine Diderot masraf ve borçlarını karşılayacak bir para kazandı. Öncelikle kızını evlendirdi ve ardından da kendisine bir sabahlık aldı.
Fakat kırmızı sabahlığı o kadar harikaydı ki evdeki diğer eşyalar onun yanında sönük kalıyordu. Diğer eşyaların arasında sabahlığı güzelliğiyle çok dikkat çekiyordu. Evinin bir bütünlük içinde olmasını isteyen Diderot, tüm eşyalarını iyileştirme arzusuna kapıldı. Art arda yeni bir tablo, yeni bir sandalye, yeni bir gardırop, ayna, masa derken evini baştan düzenledi.
Eski sabahlığımın mutlak efendisiydim fakat yenisinin kölesi oldum.”
Yeniden büyük bir borç altına girmiş ve pişmanlıklarını da yazıya dökmüştür. Tüketim çılgınlığını en doğru şekilde anlatan bu yazı, günümüz insanlarında da hiç sönmeyen bir ateş gibi devam etmektedir…
Kaynak: B. Gürdin, “ZEİGARNİK VE DİDEROT ETKİLERİNİN YENİ ÜRÜN ALIMINDA TÜKETİCİLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ”, Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, c. 11, sayı. 1, ss. 151-173, Nis. 2020
Uzayla – Kültür Evreni