Kars’ın popüler turizm merkezlerinden olan Ani Antik Kenti, Kars şehrinin güneydoğusunda Arpaçay boyunda bulunan ören yeridir. Arpaçay, Türkiye ile Ermenistan’ı birbirinden ayırmaktadır. 2016’da Dünya Mirası olarak tescil edilen Ani’yi daha çok duymaya başladık. Yılın her mevsimi yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisine sahip olan Ani, Türkiye’deki popülaritesini Doğu Ekspresi ile arttırmaktadır. Ani’nin aynı zamanda “Medeniyetler Beşiği”, “Binbir Kilise”, ve “40 Kapılı Şehir” olarak da anıldığını görmekteyiz. Peki Kars’ın Dünya Mirası olan bu antik kenti içerisinde neler barındırıyor ve tarihi nerelere uzanıyor?
Kars, adeta Kafkaslar’ın Anadolu’ya açılan kapısıdır. Böylesine kritik bir noktada kurulmuş olan Ani Antik Kenti de birçok güç mücadelesine tanıklık etmiştir. Kentin adı yazılı kaynaklarda en erken 6. yüzyılda Gamsaragan ailesinden Ermeni beylerine ait bir yer olarak geçer. Mezopotamya’dan gelen bir geçmişi olduğu düşünülen Ani’nin tarihe geçmesi ilk bu zaman olur. Ermeni Gamsaragan ailesi ile Ermeni Bagrationi (Bagrat) ailesi arasında o dönemlerde uzun bir mücadele vardır ve bu güç savaşı sonuçlanarak 780 yılında Gamsaragan’lar mülklerini Bagratlılara satarak Doğu Roma’ya göçerler. Böylece Bagratlılar’ın devri başlamış olur. Bagratlılar’ın bu dönemi Ani’ye birçok eser kazandıracaktır.
Bagratlı I. Aşot “Ermenistan Kralı” olarak tanınmıştır. Aşot ve oğulları Kars merkezde hüküm sürmüştür. 961 yılında 3. Aşot başkenti Ani’ye taşıyarak burada büyük bir kentin inşasına tanıklık eder. Bu dönemde Ani’de büyük bir nüfus artışı görülür. Şehrin büyüsüne etki eden birçok eser bu dönemde inşa edilmeye başlar. Kent en ihtişamlı dönemlerini 2. Smpat (977-989) ve oğlu Gagik (989-1020) döneminde yaşamıştır. 1045’te Doğu Romalılar, Bagratlı devletine son vermiştir. Bu dönemde yönetimsiz kalan bölge, 1064’te Selçuklu sultanı Alparslan’a teslim olmuştur. Bu noktada Ani, tarihinde ilk defa bir Türk hükümdarının elindedir. Selçuklu fethinden kısa bir süre sonra kent ve çevresi Kürt kökenli Şeddadi beyliğinin başkenti olmuştur. Bu noktada gelişen ve değişen şehir farklı kültürlerin etkisi altındadır. Farklı kültürler bu bölgeye farklı inançları ve inşaat teknikleri ile gelmiştir. İslam mimarisinin ilk eserleri Ani’de bu döneminde görülmektedir.
Kent 1319’daki depremde ağır hasar görmüş, daha sonra Timur tarafından tahrip edilmiştir. Buna rağmen 1535 Osmanlı-İran savaşında terk edilinceye dek, kentte büyük bir nüfusun yaşamaya devam ettiği görülmektedir. 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında Rusların elinde olan bölge, kritik dönüşümlerinden birini yaşar. Bu değişim sadece Ani bazında düşünülmemelidir. Bugün Kars’ı ziyaret ettiğimizde yakın dönemde inşa edilen çoğu eserlerde Baltık mimarisinin izlerine rastlanır. Baltık mimarisi, Kars’ın belirtilen savaş döneminde Ruslar tarafından düzenlenen dönemini kapsar. Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlılar tarafından geri alınan kent, daha sonrasında yeni kurulan Ermenistan Cumhuriyeti’nin eline geçmiştir. Kurtuluş Savaşı sırasında Ani son bir kez daha el değiştirerek Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına dahil oldu.
Peki tarihindeki bunca değişimle beraber Ani Antik Kent’i günümüzde neler barındırıyor?
Mimarisi
Bölge, surlarla çevrili bir platodur. Hemen yanında Arpaçay’ı barındırmaktadır. Ani’nin bir yeraltı şehri de vardır. Bu yeraltı şehrinde 823 yapı ve mağara bulunmaktadır. Bagratlı Ermeni Krallığı’nın başkenti olduğu dönemde birçok yapının inşa edildiğinden bahsetmiştik. Daha sonra hüküm süren imparatorluklarla beraber Ani bugünkü katmanlı dokusunda ulaşmıştır. Şehir suru, 8 kadar kilise ve Selçuklu zamanından bir cami, Ani’de ayakta duran eserlerin en önemlileridir. Aslanlı Kapı, kentin ana girişini oluşturur. Geziler için giriş bu kapıdan verilmektedir. Şimdi gelin bu kentin simgesi haline gelmiş bazı yapılara değinelim.
1. Ani Katedrali Adı Verilen Meryemana Kilisesi
İstanbul’daki Ayasofya’nın kubbesini onaran mimar Trdat tarafından inşa edilmesi ile bilinir. 1319 yılında meydana gelen depremde kubbesi yıkılan ve kullanılmamaya başlanan yapı, 1832 depreminde de hasarlandı. 1988’deki depremden sonra yapı harabeye dönmüştür. Günümüzde koruma çalışmaları evam etse de bu olaylar yapıya büyük zararlar vermiştir.
30 metrelik katedralinin içinde büyük bir apsis bulunmaktadır. Apsisler Hristiyanlığın dini mabetleri olan kiliselerin sunak odasını kapsayan yapı unsurudur. Yunan haçı planı düşünülerek yapılmış olan katedralde ve üç giriş bulunmaktadır. Ermenistan mimarisinin en önemli eserlerinden biri olarak bilinmektedir. Kentin en bilinen yapılarındandır.
2. Abughamrents Aziz Krikor Kilisesi
Ani Harabeleri’nden biri olan Kilise, 994 yılında Ermeni Bahlavuni Hanedanı’ ndan Prens Krikor tarafından yaptırılmıştır. Kilisenin planı, yoncayı andırmaktadır. Plan düzleminde yapı, dikkat çekicidir. Masif taş duvarlarında üçgen nişler ve pencereler bulunmaktadır. Konik çatısı günümüze kadar zarar görmüş olsa da yapı için ayırt edicidir. Çatıyla beraber yükselen kilise pencerelerlerle aydınlatılmıştır.Kilise duvarında Prens Krikor’un duygularını anlatan yazıt bulunmaktadır. Yapı, karakteristik taş duvarlara sahiptir. 2012 yılında restorasyonu yapılmıştır.
3. Ebu’l Manuçehr Camisi
Ebu’l Menûçihr Camii, Büyük Selçuklu İmparatorluğu zamanında 1072 yılında inşa edilen camisidir. Türkiye sınırları içerisindeki ilk camidir. Ebû’l Menuçehr tarafından yaptırılmıştır. Caminin tavanlarında renkli taşlardan yapılmış süslemeler bulunmaktadır.
4. Selçuklu Sarayı
Selçuklular tarafından inşa edilen Saray 3 katlı olarak yapılmış, günümüze sadece 2 katı gelebilmiştir. Selçuklu mimarisinin karakterini taşımaktadır. Taş işçiliği ve süslemeler dikkat çekicidir. Giriş kapısı gösterişlidir. Planı dikdörtgen olarak tasarlanmış olup, ana salon çevresinde odalar dizilmiştir. – Ani Antik Kenti –
Uzayla – Kültür Evreni
Yorumlar (6)
Bir yanıt yazın
Yorum yapmak için giriş yapmalısın.
Güzel tarihi yerler, insanı geçmişi ile yüzleştiren gerçekler. Bu yapılara sahip çıkmak gerekir.
Çok güzel hazırlanmış eline emeğine sağlık
Uzun soluklu bir yazı olmasına rağmen keyifle okudum. Anadolu’nun kadim halkları, bu güzel topraklara çok değerli eserler bırakmış olup, bu mirasa sahip çıkılmalı. İmkanı olanların mutlaka ziyaret etmesi gerektiğini düşünüyorum… Tebrikler
Bayıldım! Ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Emeğinize sağlık.
Güzel bilgiler için teşekkürler, anlatım şahane
Harika bir yazı, tesekkurler.