İstemem, Eksik Olsun! – Cyrano de Bergerac

Varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar. Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?


Cyrano de Bergerac, 17. yüzyılın Parisli şairi, eşitlik ve adaleti haykıran silahşor. Her zaman farklı dönemlerde, farklı milletlerde ortaya çıkmış adalet bekçilerinden sadece birisiydi o. İnsanı en saf haliyle ve olması gereken davranışlarla temsil etmiş, hayatın pespayeliğinden kendini arındırmış birisiydi o.

Edmond Rostand’ın meşhur tiyatrosu, aynı zamanda hem sinemaya hem de tiyatroya birçok kez uyarlanan bir eserdir. Jean-Paul Rappeneau’nun çektiği, Gerard Depardieu’nün oynadığı film, geriye unutulmaz hatıralar bırakmıştır.

Cyrano, alay konusu olan burnundan dolayı sevgisini Roxane’a dillendiremez. Roxane ise soylu ve yakışıklı Christian’a aşıktır. Cyrano, Christian’ın da Roxane’ı sevmesinden dolayı kendi aşkına bir süre palanga vurur. Cyrano o kadar iyi kalpli biridir ki şiirlerini Roxane’a okuması için Christian’ı heveslendirir. Roxane şiirlere aşıktır. Cyrano’nun güvensizliğinin ardındaki sebep burnu değil, etrafındaki insanlardır. Cyrano adaletiyle, bilgeliliğiyle, entelektüelliğiyle etrafındankilere hiç de benzemeyen birisidir. Cyrano etrafındaki bu kişilere dayanamaz artık, kıskanç ve soylu yaratıklara sabredemez. Etrafındakileri sadece diliyle yenmez, kılıcıyla da alt eder. Aynı zamanda bir düello ustasıdır o. Cyrano’yu kıskanan bir diğer kişi, Guiche. Onu öldürmek için yüz adam salar fakat başaramaz. Cyrano yine başarılıdır. Guiche bu sefer onu alt etmenin yolunun kendi şairi olmasından geçtiğini düşünür. Soylu bir zenginin kibiri. Cyrano bu teklifleri kabul etmez.

Cyrano’nun arkadaşı Le Bret peşinden koşar, ”şu şovalye ruhunu biraz bırakabilseydin. Para… Şöhret” der. Teklifi kabul etmesi için onu ikna etmeye çalışır. Cyrano bu sefer dizeleriyle cevap verir ve o meşhur sahne akla gelir:

Cyrano de Bergerac muhteşem tiradı

Bu tirad yıllarca hafızalara kazınmıştır. Cyrano bu dizelerle adaletin ve eşitliğin en saf temsilcisi olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır bizlere.

Sonradan görmelere övgüler mi yazmalı?
Onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli?
İstemem! Eksik olsun! böyle bir şöhret
Ne yapmak gerek peki?
Sağlam bir arka mı bulmalıyım?
Onu mu bellemeliyim?
Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi
Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?
Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı?
İstemem!
Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret?
Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım?
Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip,
Taklalar mı atmalıyım?
İstemem! Eksik olsun!
Her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli?
Sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli?
Onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli?
İstemem! Eksik olsun böyle bir şöhret!
Eksik olsun!
Ciğeri beş para etmezlere mi “yetenekli” demeli?
Eleştiriden mi çekinmeli?
“Adım Mercuré dergisinde geçse” diye mi sayıklamalı?
İstemem!
İstemem! Eksik olsun!
Korkmak, tükenmek, bitmek…
Şiir yazacak yerde eşe dosta gitmek.
Dilekçeler yazarak içini ortaya dökmek?
İstemem! Eksik olsun!
İstemem! Eksik olsun!
Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek…
Tek başına…
Özgür olmak…
Dünyaya kendi gözlerinle bakmak…
Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak…
Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak…
Ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek,
İsteyince Ay’a bile gidebilmek.
Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek.
Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın.
Varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar.
Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?
– Dök içindeki öfkeyi dostum. Ama saklama benden seni sevmediğini.
– Sus… ”

UzaylaKültür Evreni

Bu İçeriği Değerlendir!
+1
1
+1
1
+1
2
+1
0

Uzayla'da Keşfet!

Yorumlar (1)

Bir yanıt yazın