Marco Polo, yirmi yıl süresince Asya’nın her karışını gezdikten sonrasında satacağı mallar ile memleketi Venedik’e döndü. 1298’de Venedik Ceneviz ile cenkteydi, Polo da savaşın ortasında kalmıştı. Curzola Savaşı’nda tutsak düşüp üç ay hapis yattı. Hapisteyken Asya yolculuklarını hücre arkadaşı Rustichello da Pisa’ya anlattı.
Sonucunda venedikliler özgür bırakılınca, Rustichello hücre arkadaşının maceralarını Marco Polo’nun Seyahatnamesi adıyla kaleme aldı. Kitabında, Polo’nun Moğol lider Kubilay Han’ın sarayında geçen ünlü hikayelerini yazmış, kağıt para şeklinde şeylerden bahsetmişti. Kitap o zamanlar Avrupa’da bulunmayan kimi çok önemli detayı, ayak küçültme uygulamasını, çubuklarla yiyecek yeme ve çay içmeyi es geçmişti. Ayrıca ne çin yazısı ile roma alfabesi arasındaki farka, ne de çinlilerin asırlardır kullandıkları ahşap baskı tekniğine değiniyordu.
Milattan sonra üçüncü yüzyıla kadar giden eski bir tarihe kadar Çinliler, kumaşa desen basmak için oyulmuş ahşap bloklar kullanıyorlardı. 1045’te Pi Cheng, portatif matbaa harflerini buldu. Böylece ahşap bloğunun yüzeyini elle oyarak kabartma bir karakter elde edebiliyordu. On üçüncü yüzyıla gelindiğinde Kore’de insanoğlu, karakterleri daha dayanıklı hale getirmek için üzerlerine metal bir tabaka yerleştirdiler. Çince de bulunan binlerce harf basım işleminin bir hayli kompleks olması anlamına geliyordu. İhtiyaç olan şey daha az harfli bir dil idi.
Marco Polo’nun Seyahatnamesi’nde baskıdan hiç laf edilmese de, rivayet o ki tüccar polo sınırlı sayıda harfiyle roma alfabesi kullanılması halinde ahşap blok baskının ne kadar kolay olabileceğini ayrım ederek bu fikri Avrupa’ya taşımıştı.
Sonraki iki asır süresince kitaplardan oyun kartlarına kadar her şey meşakkatli ahşap blok tekniği kullanılarak basıldı. 1440’ta zengin bir alman tüccarın oğlu üzerinde senelerdir gizlice çalıştığı çığır açan bir buluşu anons ediyordu.
Johannes Gutenberg ve arkadaşları, 1439’da Alman Aachen şehrindeki bir sergi için hazırladıkları parlatılmış metal aynaları sergilemeye hazırlanıyorlardı. Son anda sergi iptal edildi ve yatırımcılar kapıya dayandı. Gutenberg paralarını geri vermek yerine, onlara üzerinde çalıştığı ve sır gibi sakladığı icadı paylaşmayı teklif etti.
Söylenene bakılırsa Gutenberg’in duyurduğu buluş blok baskı fikriyle, zeytinyağı ve şarap imalında kullanılan vidalı sıkıştırma tekniğini birleştiren ahşaptan bir basımevi makinesiydi. Kurşun, kalay ve antimon elementleri bakır kalıplara dökülerek yazının münferit harfleri yapılıyordu, böylece daha hızlı yapılan harfler elle oyulan tahta harflerden daha dayanıklı oluyordu.
Matbaa, basımın çehresini tamamen değiştirdi. Bu sebeple bir katibin bir yılda üretebileceği materyali bir günde üretiyordu. Gutenberg kibirli bir havayla, “yeni bir star şeklinde cehaletin karanlığını dağıtacak,” diye söz ediyordu buluşundan. Ama haklıydı, on altıncı yüzyılın sonuna gelindiğinde Avrupa genelinde 150 milyon kitap basılmıştı.
Gutenberg’in bastığı ilk kitaplardan biri İncil’dir. Yavaş yavaş Kopernik’in de Revolutionibus’u gibi bilim kitapları da dahil olmak üzere başka metinler de yayınlandı. Bir zamanlar bilgi ancak zenginlerin ve din adamlarının ilgi alanındayken, Gutenberg’in matbaa makinesi okuryazarlara yeni bir dünya açtı.
“Yirminci asrın sonlarında netin icadı bizim için ne ifade ediyorsa, o vakit yaşayan insanoğlu için de basımevi makinesi benzer bir anlam taşıyordu,” diyor Parsons.
Hızlı basım ucuz kitap demekti, bundan dolayı insanlar her vakit matbaa makinesini geliştirmenin yollarını aradılar. 1811’de Alman mucitler Friedrich Koenig ve Andreas Bauer dakikada 15 sayfadan fazla basan ve buharla çalışan yüksek hızlı baskı makinesini tanıttılar. üç yıl sonra 29 kasım 1814’te The Times basılan ilk gazete oldu.
Yarım yüzyıl sonrasında girişimci James Clephane ve meslektaşı Charles Moore, saat yapımcısı Ottmar Mergenthaler’den resmi belgeleri daha da hızlı basmanın yolunu bulmasını istediler. Mergenthaler teknisyenlerin önceden üretilen her bir metal harfi bir bir yerleştirmek yerine, metal harf kalıplarının uzun bir satır şeklinde dizilebileceğini keşfetti. Uygulaman hangi harfleri seçmek istiyorsa o harflere özgü tuşlara basıyordu. Sonraları bu harfler tek bir metal parça olarak döküldü.
Uzayla – Kültür Evreni