İnsanlık tarihinin önemli olgularından biri olan mitler, çoğu konuyu kapsadığından sıklıkla karşımıza çıkmakta. Mitler, dünyanın oluşumu, tanrılar, savaşlar, kahramanlar gibi pek çok konuyu anlatabilir. Mit, yaşadığı toplumun kültüründen faydalanmakla kalmaz gelecek toplumları da etkileyerek gelişimini sürdürür. Sözlü kültürün düşünce ve hayal gücünden beslenerek kendisini daha geniş çevrelere aktarmaktadır.
”Bütün halklar, gelişimlerinin bir noktasında kendilerine efsaneler, yani bir süre için inandıkları, en azından belirli ölçüde inandıkları anlatılar yaratmışlardır.”
Grimal, 2012: XIV)
Mitler, geçmişin kültürünü, gelecek kuşağa aktararak onlara geçmişin sanatını, edebiyatını, toplumunu anlamasını sağlar. Örneğin Yunan mitolojisi, sanatla iç içedir. Edebiyat, müzik, heykel, resim, opera gibi pek çok dallarda yer bulur. Yani mitler aslında sanatın hammaddesini oluşturmaktadır.
Bu dallardan biri olan müzikle, mitolojinin ilişkisi de yine sıkça anılmaktadır. Birbirleriyle iç içedir. Müzikte mitolojiye, mitolojide de müziğe rastlanmakta. Besteciler müziklerinde mitolojik öyküleri işlerken, onları farklı bir dalda var etmektedir. Özellikle Antik Yunan’da müzik ve mitolojik öykülerin ilişkisi ile ilgili birçok yapıt vardır.
Müzik kelimesinin kökeni; Yunanca esin perileri anlamına gelen Mousa’dan türemiştir. Mousa, Yunanca akıl, düşünce gibi kavramları içeren men kökünden gelmektedir. Mousalar dokuz esin perisinden oluşur.
- Kalliope, destan ve epik şiire ilham veren peridir.
- Kilo, tarihi olayları konu alan şiirlere ilham veren peridir.
- Polhymnia, kutsal şarkıların ve ilahilerin perisidir.
- Euterpe, müziğin perisidir.
- Terpsikhore, dansın perisidir.
- Erato, aşk şiirlerinin perisidir.
- Melpomene, trajedilere ilham veren peridir.
- Thalia, komedi şiirinin ilham perisidir.
- Uranla, gök cisimlerinin perisidir.
Mousalar, tanrıların eğlencelerinde ezgi söyleyip, dans etmektedir. Hesiodos, bu perilerden (Mousa) şöyle bahseder:
“Zeus babalarının kalbini yumuşatırlar, önceden olanları, şimdi yaşananları ve bundan sonra olacakları söyleyerek. Dudaklarından çıkan güzel sesler gürültülü Zeus’un sarayını yumuşatır. Olympos’un karlı zirvesi bu seslerle dolup taşar. Onların şarkıları, toprak ve gökyüzü tarafından yaratılan tanrılar soyunu mutlu eder. Bu tanrılardan doğan cömert diğer tanrılar, tanrıların ve insanların babaları Zeus, en büyük ve en güzel tanrı, insanlar ve
titanlar soyu mutlu edilir bu müziklerle. İnsanların arasından geçtiğinde bir tanrı muamelesi görür. Nazik hareketleriyle yakınındakilere bir ışık olur. Musaların insanlara verdiği şey budur. Musalar ve okçu Apollon insanlara müzik ve çalma yeteneği verirler”
(Hesiodos, 2012: 58-59-61)
Antik Yunan’da Müzik
Antik Yunan’da müziğe çok büyük önem verilmiştir. Müziği erdemin kaynağı olarak görmüşler ve ruhun eğitiminde etkili olduğunu düşünmüşler. Törenlerinde, eğlencelerinde, savaşta, tapınakta sürekli müziği kullanmışlar. Ardından müzik, gittikçe özel hayata da dahil olmuştur.
“Yunan halklarından özellikle Arkadyalılar, sıradağlarda kaplı ülkelerinin sert iklimi yüzünden dik başlı ve vahşi olması kaçınılmaz mizaçlarını, alışkanlıklarını yumuşak ve sevgi dolu hale getirmek için, en eski yasaları nedeniyle müzik öğrenmekle ve bunu otuz yaşına kadar sürekli icra etmekle yükümlü olmuşlardır. Bu nedenle onlar bütün Yunanlar arasında en dürüst ve iyi ahlaklı insanlar olarak düşünülmüşlerdir” (Winckelmann, 2012: 37-38).
Kaynak: Sarıboğa, B. & Akıncı, Ç. (2017). ANTİK YUNAN TOPLUMUNDA VE FELSEFESİNDE MÜZİK VE FLÜT ÇALGISI . Afyon Kocatepe Üniversitesi Akademik Müzik Araştırmaları Dergisi , 3 (6) , 17-32 . DOI: 10.5578/amrj.57432
Uzayla – Kültür Evreni