Kadınların vücut imajı sadece fiziksel görünümlerini değil aynı zamanda psikolojik sağlıklarını da etkileyen ciddi bir tartışma konusu olmaya devam ediyor. Süregelen feminist hareket, ataerkil düzenin yarattığı sorunların yanı sıra toplumsal cinsiyet rolleri ve kadının toplumdaki mücadelesinin de farkında olma konusunda insanların güzellik standartlarına bakış açısı üzerinde büyük bir etkiye sahip.
Giydiğimiz kıyafetler, aksesuarlar ve makyajımız, kendimizi dışa vurduğumuz bir alan oluşturuyor. Modellik sektörü de bütün bunların ayrılmaz bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Modellik sadece görünüşle kalmaz, aynı zamanda kendine güvenin yansımasıdır ve markanın amaçlanan mesajını ne düzeyde pozlandırabildiğiniz ve canlandırabildiğinizle de ilgilidir.
2000’lerin başında büyüydüyseniz, muhtemelen dönemin gerçekçi olmayan güzellik standartlarına yakından aşinasınızdır. Eğer Y kuşağı hala vücut algısı sorunları ve yeme bozukluklarıyla mücadele ediyorsa, bunların sebebi, o dönemdeki mantık dışı şişmanlık düşmanı standartlar ve dayatmalardır. Nihayet, uzun yıllardır benimsenen zayıf, uzun ve beyaz vücudun güzellikle bağdaştırıldığı anlayış, yerini kadın vücudunu farklılıklarıyla ve heteronormatif ataerkil düzenin ortaya koyduğu sözde kusurlarla kabulüne bırakmakta.
Şüphesiz, bu farkındalığı insanlara kazandırmakta büyük rol oynayan moda ve modellik sektörü, yükselişte olan büyük beden modeller ile çalışarak, değişen güzellik algısının kucaklanmasına zemin hazırlıyor. Son zamanlarda moda dergilerinde ve sosyal medyada büyük beden modellerin çoğalması ve daha geniş beden aralıkları sunan daha fazla tasarım markasıyla, kıvrımlı vücutlara sahip olan kadınlar nihayet görüldüklerini hissediyor.
Beden Olumlama Hareketi
Beden, şekil, ten rengi, cinsiyet ve fiziksel yeteneklerden bağımsız olarak tüm bedenlerin kabul edilmesini teşvik eden bir hareket olan beden olumlama hareketi, yarattığı büyük farkındalıkla modellik ajanslarının da harekete geçmesini teşvik etti. Kalıplaşmış güzellik algısını bir kenara bırakarak modelliğe dahil edilen farklı kadınlarla çalışılması, çoğunlukla büyük beden kadınlar ve genç kızlar arasında ses getirdi. Böylece çoğu kadının kendine güveni, modellikteki temsili ile paralel şekilde artmış oldu.
Çoğunlukla büyük beden modeller olmak üzere her vücut şekline sahip modellerin teşvik edilmesine vurgu yapılarak daha doğal ve sağlıklı vücut şekillerine doğru bu geçiş, toplumdaki herkesi kapsayıcılığıyla takdir edilesi bir zemine oturuyor. Büyük beden bir model ve avukat olan Lanu Faletau, “Medyanın, güvensizliği besleyen bir endüstri olarak geliştiğini düşünüyorum.” diyor. “Çok uzun bir süre, süper ince görünüm, sosyal medya popüler olana kadar neredeyse hiç inceleme yapılmadan trend oldu. Bence sosyal medya, çeşitli vücutları ve güzellikleri görmeyi daha erişilebilir hale getirdikçe, kim olduğunuz daha kabul edilebilir hale geldi. Daha sonra şirketler ve medyanın gündemlerini sürdürmesi büyük ölçüde kabul edilemez oldu.”
Peki büyük beden görünürlüğü sahici ve yeterince kapsayıcı mı?
Moda, doğası gereği aşırılıklara ulaşır. Modanın bir bütün olarak öznel olduğunu ve tasarımcıların onlara ilham veren sanatı yaratmalarına izin verilmesi gerektiğini iddia edebiliriz, ancak bu, beden ayrımcılığının toplumumuzda oynadığı rolü göz ardı eder. Toplumun zayıf, beyaz ve heteronormatif güzellik algısına uyan bir tasarımcının, aynı alanda yaşadığı farklı insanların gözünden bakarak onlar için bir şey yaratması zahmetli bir süreçtir. Başka bir deyişle, bulunduğunuz yerdeki varlığınız hiçbir zaman bir kenara atılmadığında, neden bu kadar çok kişinin bir yer için savaşmaya devam ettiğini anlamak zordur.
Modayı üstlerinde taşıyan modelleri kapsayacak tasarımlar yapmak için de birinci adım eğitim sürecinde şişman- zayıf, kısa- uzun bütün bedenleri öğrenip onlara uygun modayı ulaşılabilir kılmaktan geçiyor. Ancak günümüzdeki hızlı moda markaları için standart beden kıyafetlerin yapılmasının kolay ve uğraştırıcı olmaması, tek tip bedenin benimsenmesi ve toplumun büyük kısmını oluşturan büyük beden insanları görmezden gelinmesine neden olmakta.
Moda endüstrisinin gerçekten kapsayıcı olma yolunda kat etmesi gereken uzun bir yol olmasına rağmen, markaların podyumlarında daha çeşitli ve kapsayıcı görünen model kalıplarını dahil etmeye özellikle uğraşması, son birkaç yılda olumlu ve algılanabilir bir değişimi beraberinde getirdi. Hareketin en güzel temsillerinden biri de, ünlü şarkıcı Rihanna’nın yarattığı iç çamaşırı markası Savage x Fenty’nin defilesinde farklı bedendeki yüzlerce modelin kullanılmasıydı. Bu defile, yarattığı farkındalık ile yıllardır “Zayıflık güzelliktir.” anlayışını pazarlayan Victoria’s Secret’ı tahtından etmiş ve dünyada ses getirmişti.
Her ne kadar büyük bedenlerin temsili artsa da, modellik endüstrisi kimlik politikalarının ve kültürel önyargıların yükleriyle birlikte sadece giysi olarak var olmaktan kurtulabilir mi? Bedenler trend değil, hepimizi hayatta tutan damarlardır. Trend olan modadır, bu yüzden podyumda farklı bedenlere yer vermek çok önemlidir. Moda, aramızda paylaştığımız bir sanat biçimidir ve bizi bir araya getiren şey, onun sürekli evrimi ve büyümesidir. Modanın nasıl keşfedilmesi gerektiğine dair hiçbir kural veya el kitabı yok, ancak içinde yaşadığımız dünyanın doğru bir şekilde temsil edilmesine ihtiyacımız olduğu, yadsınamaz bir gerçek.