Odağımızı Kaybettik: Neden Odaklanamıyoruz?

Son yıllarda odaklanma becerimizi tamamıyla kaybettik. Herhangi bir şeye birkaç dakikadan fazla zaman ayıramıyor, dikkatimizi veremiyor, odaklanamıyoruz. Bir imgeye gerektiği kadar odaklanamıyor, sürekli imgeler arası hızlı geçişler yapmak istiyoruz. Hayatımızı birkaç saniyeden oluşan kolektif eylemler bütününün içerisine sıkıştırıyoruz. İçinde bulunduğumuz hızlı tüketim kültürünün birer modern köleleri olmaktan öteye gidemiyoruz. Peki neden bu kadar hızlıyız? Neden bir şeylere saatler harcamak yerine saniyeler harcıyoruz. Neden odaklanamıyoruz?

Bize sürekli stres ve uyarım pompalayan bir kültürün içinde yaşadığımız gerçeğinin yanı sıra sanayi devriminin getirmiş olduğu kapitalist yaşam alışkanlıkları aslında bütün sorunlarımızın cevabını beraberinde getiriyor. Bu sorunlardan ilki uyku.

Uyku Problemi ve Odaklanma

Uzun süredir makine ritminde yaşamaya çalışıyoruz. Oldukça geç saatlerde uyuyor ve oldukça erken saatlerde bir alarm sesiyle uyanıyoruz -uyanmaya çalışıyoruz-. Ve pilimiz bitinceye kadar çalışıyoruz. Peki bu döngü her zaman bu şekilde mi devam ediyordu, hayır etmiyordu. Şu an nasıl ki bir makine ritmiyle uyuyoruz ve uyanıyoruz eskiden -insanlığın var oluşu ile elektrikli ampulün icat edildiği aralık- güneş ritmine göre yaşıyorduk. Güneş doğunca enerji patlaması ile ekstra bir araç olmadan aniden uyanıyor, hava kararınca da yavaş yavaş uykuya geçiyorduk.

Binlerce yıl güneş ritmine göre uyuduk ve uyandık, güneşe göre uyku düzenimiz evrimleşti. Fakat daha sonra elektrikli ampulün icadıyla beraber maruz kaldığımız ışığı, kontrol etme gücünü elde ettik, uyku ritmimizi bozmaya başladık. Uyumadan önce telefonlarımızın, bilgisayarlarımızın yapay ışığına maruz kalmaya başladık. Evde, sokakta, iş yerinde sürekli yapay ışığa maruz bırakıldık. Sonucunda da uyku düzenimiz büyük bir değişim geçirdi.

Neden Odaklanamıyoruz?

Güneş ve yapay ışık ikileminin yanı sıra uyku süremiz de bugüne kadar oldukça değişti. Artık çok daha az uyuyor ve daha fazla uyanık kalmak istiyoruz -zorunda bırakılıyoruz-. Günümüzde çoğu kişi kronik uykusuzluk sorunu çekiyor. Örneğin 1942’den bu yana bir kişinin ortalama uyku süresi bir saat azalmış durumda. Uyku problemi ile beraber bilişsel yetenek ve becerilerimiz de oldukça kısıtlı bir duruma evrildi. Uyku eksikliğinin özellikle çocuklarda korkunç etkileri olduğu gözlemlendi. Yetişkinlerde uyuşukluk ile kendini gösteren uykusuzluk çocuklarda hiperaktivite bozukluğu olarak dışa vurmakta.

Uykusuzluğa çözüm olarak ise ilaçlarla -melatonin ve alkol- kendimizi bayıltmaya başladık. Çoğu insan reçeteli ve reçetesiz olmak üzere uyku ilaçlarına yönelmiş durumda fakat kimyasallar ile uyunan uyku, gerçek bir uyku olmaktan oldukça uzak durumdadır. Uykuyu yapay yollarla davet etmenin gündelik yaşamımızda farklı biçimlerde etkileri olabiliyor. Bu durum melatonin reseptörlerinin bozulmasını ve uykuyu her geçen gün daha da zorlaştırdığımız sonucunu doğuruyor. Gerçek bir uyku birçok nörotransmitter için denge unsuru olurken yapay yolla alınan ilaçlar bu dengeyi değiştirmeye yol açıyor.

Kapitalist bir tüketim kültürünün içinde bulunmamız uyku ile ilgili pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. Uykuda olduğumuz süreçte çalışmıyor, tüketmiyor ve hiçbir şey üretmiyoruz. Bugün herkesin uyku sürelerinin birkaç saat artırıldığını tahayyül edin; global üretim ve tüketim rakamları oldukça farklı olacaktır. Ekonomik sistem insanları uykudan yoksun bırakıyor. Bunun sonucunda daha az uyuyor dolayısıyla daha az odaklanıyoruz.

Zaman Akışının Bozulması

7000 yıl önce ormanda dolaştığınızı hayal edin. Güneş tüm güzelliği ile üstünüzde, siz de su veya yemek peşindesiniz. Uzun süre doğada dolaşıyor, yeni yerler keşfediyor, doğal güzellikleri izliyorsunuz. Ya da kumsaldasınız. Yürüyorsunuz, suyun akışını izliyor, dalgaların birbirine sert çarpışlarını gözlemliyorsunuz. Şimdi de bugüne geri dönün. Kumsala gidiyor denizin ve doğanın çıplak gerçekliğini gözlemlemek yerine kayda alıyorsunuz. Bluetooth kulaklıklarla gün boyu müzik dinliyor, telefondan asla uzak kalamıyorsunuz. Teknolojik cihazların sizi yönlendirdiği ve eski yaşam döngümüzü tamamen kaybettiğimiz bir anda yaşıyoruz.

İnsan psikolojisinin büyük bir değişim geçirdiği bu süreçte zaman akışımızı sınırlı araç ve gereçlerle sürdürmemizin sonucu olarak monoton bir hayata doğru yöneldik. Artık bir kitaba çok daha az zaman harcıyor, uzun süreli okuma becerimizi kaybediyoruz. Zaman akışını yöneten ve yönlendiren insanlar olmaktan uzaklaşarak kendimizi teknolojik aygıtların egemenliği altına bırakıyoruz. Dolayısıyla artık daha az yürüyor, daha az düşünüyor ve daha az odaklanıyoruz.

İnsan beyni aynı anda bir veya iki şeyi düşünebilme kapasitesine sahiptir. Bu nedenle herhangi bir nesneye odaklandığımızda yalnızca onu düşünür onunla ilgili bir düşünme süreci yaparız. Fakat günümüzde bir işyerinde veya okulda tek bir şeyi düşünürken dikkatimizi aynı anda başka şeylere de vermek zorunda kalıyoruz. Bu nedenle de bir imgeye yeteri kadar odaklanamıyoruz. Zihnimiz ilk eylemi yaparken ikinci eyleme yöneldiğinde ilk eyleme yönelik olan odağımız kayboluyor.

Carnegie Mellon Üniversitesi’nin laboratuvarında gerçekleştirilen bir çalışmada 136 öğrenciye bir sınav yapılıyor. Aralarında bazıları sınav esnasına telefonlarını kapalı tutarken bazılarının da açık tutması sağlanmış. Açık tutulan telefonlara belirli aralıkla mesaj gönderilmiş. Sonuç olarak mesaj alan öğrenciler yüzde 20 daha kötü bir sınav sonucu almış. Aynı anda farklı imgelemlere odaklanmamız dikkat ve odak bozukluğunu beraberinde getiriyor.

Günümüzde artış eğilimi gösteren stres, uyku bozukluğu, fiziksel ve psikolojik yıpranma ve teknolojik cihazlarla olan bağıntımız odaklanma becerimizi oldukça değiştirdi. Artık daha az odaklanıyor, daha az uyuyor ve daha fazla yaşamdan yoksun kalıyoruz.

Kaynak:

  • https://www.theguardian.com/education/2016/jul/01/wondering-why-you-cant-concentrate-it-might-be-your-body-clock
  • Aagaard, J. Beyond the rhetoric of tech addiction: why we should be discussing tech habits instead (and how). Phenom Cogn Sci 20, 559–572 (2021). https://doi.org/10.1007/s11097-020-09669-z
  • Johann Hari, 2022, Çalınan Dikkat Neden Odaklanamıyoruz?, Metis Yayınevi

Uzayla'da Keşfet!

Bir yanıt yazın