Hayatının büyük kısmında neredeyse hiç tanınmayan Vincent van Gogh, günümüzde en değerli sanatçıların başında gelmektedir. Vincent Van Gogh henüz otuz yedi yaşında öldüğünde, bugün on milyonlarca dolara satılan yaklaşık 1100 çizim ile eskiz ve yaklaşık 900 kadar yağlı boya tablosu üretmişti. Yani toplam 2.000’in üzerinde eseri hayatımıza katmıştır.
Kısa kariyeri boyunca başarısızlık ve akıl hastalığıyla boğuştu, lakin bazılarına göre yaşadığı bu zorluklar yaratıcı dehasının ortaya çıkmasında etkili olduğunu söylüyor. Bir de bazı tarihçiler, onun hayatı boyunca yalnızca bir tablo sattığını iddia ediyor.
Çocukluk Dönemi
Vincent van Gogh, 30 Mart 1853’te Hollanda’nın Groot-Zundert kentinde doğdu. Sanata olan ilgisini küçük yaşlarda fark etti henüz on altı yaşındayken Lahey’de bir sanat galerisinde çalışmaya gitti. Daha sonra Londra ve Paris’teki galerilerde çalıştı, fakat daha sonra sanat galerisinde çalışmaktan vazgeçerek, sanatçı olarak yoluna devam etti.
Van Gogh, her şeyi kendisi tecrübe ediyor adeta kendi kendini geliştiriyordu. 1880’den 1881’e kadar Brüksel’deki Académie Royale des Beaux-Arts’a kaydoldu, ancak buradan pek hoşlanmadı. Van Gogh Lahey’de yağlı boyayı keşfetti ve en ünlü eserlerinden bazılarını yarattı.
Hollandalı realist ressam Anton Mauve, 1882’de Van Gogh’u yanına aldı ve ona yağlı boyalarla istediğini yapma imkanı verdi. Van Gogh bu sırada sevgilisi olan Clasina Maria Hoornik ile bir ilişkiye başladı. Aynı zamanda onun adını taşıyan eserler üretti.
İşçi sınıfına olan takıntısı onun eserlerine ilham verdi. Bu takıntı ona 1885’te Patates Yiyenler adlı ilk büyük eserini resmetmesini sağladı. Tabloda, bir masanın etrafında oturan bir grup köylü, zayıf aydınlatılmış bir odada yemek yerken resmediliyor. Resmin daha gerçekçi görünmesini sağlamak ve izleyiciler ile işçi sınıfının kötü yaşantısının bağlantısını daha iyi oluşturmak için farklı modellemeler kullandı. Bu tablo, Van Gogh’un kardeşi ve diğer eleştirmenlere göre başarısız bir eserdi fakat Van Gogh bu eserinden gurur duyuyordu.
1885’in sonlarına doğru, küçük bir stüdyo kiraladığı ve sanatına daha da yoğunlaştığı Anvers’e taşındı. Fazla içiyor ve az yiyordu. Sağlığı gittikçe bozuldu ve çalışmaları halen değer görmüyordu.
Kardeşi İle Mektuplaşması
Van Gogh’un hayatı ve mücadeleleri hakkında bildiklerimizin çoğu, kendisi ve kardeşi Theo arasında gerçekleşen yaklaşık 600 mektuptan geliyor. Van Gogh mektuplaşmaya on dokuz yaşındayken başladı ve ölene kadar kardeşine hayatını ve sanatını tartıştığı mektuplar yazmaya devam etti.
Van Gogh 1887’de Fransa’ya taşındığında, sanatı büyük bir yeni döneme girdi. İzlenimci etkilerle çevrili olarak, daha parlak bir renk paleti benimsedi ve daha sonra en ünlü eserlerinden bazıları olacak yerel manzaraları boyamaya başladı. Sanatsal vizyonunu geliştirirken, zihinsel sağlığı acı çekmeye başladı.
Van Gogh yaşamının sonlarına doğru depresyon, epileptik nöbetler, sanrılar ve psikolojik bozukluklarla mücadele etti. Arkadaşı ve onun gibi ressam olan Paul Gauguin’e jiletle saldırdığında ve ardından yerel bir geneleve kaçtığında zihinsel durumu doruğa ulaştı. Oradayken, sol kulağının bir kısmını kesti ve fahişelerden birine hediye etti. Ertesi sabah Gauguin onu evinde baygın halde, vücudu kanarken buldu ve hastaneye götürdü.
Kısa bir süre sonra, Van Gogh kendini Saint-Paul-de-Mausole’deki en ünlü şaheseri Yıldızlı Gece’yi resmedeceği bir akıl hastanesine yatırdı. Yıldızlı Gece’ye benzer şekilde, kurumsallaşması sırasında ürettiği diğer resimlerinin çoğu, puslu, rüya gibi bir etki yaratan uzun dönen fırça darbeleriyle dolu gerçeküstü bir ton aldı. Van Gogh bir yıl sonra akıl hastanesinden ayrıldı, ancak zihinsel durumu asla tam olarak iyileşmeyecekti. Hastaneden ayrıldıktan sadece iki ay sonra kendini göğsünden vurdu. Aslında ilk yaradan kurtuldu, ancak iki gün sonra ortaya çıkan bir enfeksiyondan öldü.
Çağdaşlarının çoğu, yaşamı boyunca Van Gogh’un çalışmalarını takdir etmesine rağmen, ölümünden sonrasına kadar dünya çapında tanınmadı. Altı ay kadar sonra kardeşi Theo’nun ölümünün ardından, Theo’nun karısı, Van Gogh’un tüm eserlerini topladı ve ona hayatında asla ulaşamadığı tanınmayı sağlamaya çalıştı. Ölümünden kısa bir süre sonra anma sergileri, resimlerini Avrupa’daki sanat meraklılarına gösterdi. Zaman geçtikçe, Van Gogh’un popülaritesi, retrospektifler ve yirminci yüzyılın başlarında Paris, New York ve Amsterdam’da yer alan çalışmalarının yer aldığı sergilerle arttı.
Bugün Van Gogh’un resimleri var olan en değerli resimlerden bazılarıdır. Dr. Gachet’in Portresi 1990’da 80 milyon dolardan, İrisler ise 1987’de 53 milyon dolardan fazlaya satıldı. En ünlü tablosu Yıldızlı Gece, New York City’deki Modern Sanat Müzesi’nde bulunabilir ve bunlardan biridir.
Uzayla – Kültür Evreni
Yorumlar (3)
Bir yanıt yazın
Yorum yapmak için giriş yapmalısın.
Eline sağlık.👏🏻
Usta sanatçı ❤️