Soyut Dışavurumcu Bir Ressam: Jackson Pollock

Genellikle benzersiz damlatma tekniğiyle (drip painting) tanınan Jackson Pollock, zamanının en gözde sanatçılarından biriydi. Hayatı boyunca ün ve şöhret elde etti, yaptığı kaotik tablolarıyla sanat dünyasına farklı bir anlam getirdi.

Jackson Pollock

Çocukluk Dönemi

Pollock, 1912’de beş kardeşin en küçük çocuğu olarak doğdu ve gençlik dönemlerinin çoğunu Arizona ve California’da geçirdi. Ailesi, özellikle de bir sanatçı olan en büyük kardeşi Charles’ın teşvikleriyle sanata olan ilgisi daha da arttı. Pollock öncelikle Los Angeles’taki Manuel Sanatlar Lisesi’ne kaydoldu, ancak kısa sürede diğer öğrencilerle kavga etmeye başlayınca okuldan atıldı. On sekiz yaşına gelince, abisi Charles Pollock ile yaşamak için New York’a taşındı.

Buhran dönemindeki birçok sanatçı gibi Jackson Pollock da haftada sadece 25 dolar veren Public Works of Art Projesi kapsamında sanat eserleri üretti. Sanatının karşılığı maddi anlamda az olsada bu sayede, çok sayıda sanat eseri üretti, fakat kazandığı paraları alkol içerek harcadı ve sonucunda da hastalandı.
Tedavisi olduktan sonra o sırada bir diğer sanatçı Lee Krasner ile tanıştı ve aralarında romantik bir ilişki başladı. 1945’te evlendiler ve Long Island’da bir ev satın aldılar, evin yakınında bulunan ahırı Pollock bir sanat evine dönüştürdü. Yaptığı muazzam eserler, ünlü sanat koleksiyoncusu Peggy Guggenheim’ın dikkatini çekti ve ona bir duvar resmi yapması için görev verdi.

No.5 1948 adlı eser, 2006 yılında açık arttırma ile 140 milyon dolara satıldı.

Damlatma Tekniği

Sanatçılar genellikle şövale (çizim sehpası) yardımıyla resim yaparken, Pollock tuvallerini yere koymayı tercih etti, böylece çalışırken etrafta dolaşabilir ve onları yukarıdan görebilirdi ayrıca boyayı tuvale damlatarak resim yapıyordu. Bazen fırça yardımıyla bazen de elleriyle hızlı ve kaotik bir teknik kullanıyordu.
Diğer sanatçılar onu rastgele resim yaptığı gerekçesiyle eleştiriyordu.


Ünlenişi ve Ölümü

The Flame - Jackson Pollock
The Flame, 1938

Pollock, 1949’da Life dergisinin bir sayısında yer aldıktan sonra şöhreti gittikçe arttı. Resimleri özel sergilerde sergileniyordu ve genellikle tükeniyordu, birçok kişi tarafından yaşayan en büyük sanatçı olarak ilan edildi. Başarısına rağmen, sahtekar olduğunu iddia eden eleştirmenler de vardı. Bir süre sonra daha sık içmeye başlayınca evliliği de zarar gördü ve 1956’da resim yapmayı bıraktı. Kısa bir süre sonra, 11 Ağustos 1956’da Pollock, evinin yakınındaki bir ağaca arabayla çarparak öldü.

Uzayla – Kültür Evreni

Bir yanıt yazın