“Ne istediğimi kendimde bilmiyordum; hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum, ama gene de hayattan bir şeyler bekliyordum.”
Lev Tolstoy
Alıntının sahibi Tolstoy; 1828’de Rusya’da doğmuş, dünya edebiyatı açısından çok kıymetli eserler vermiş önemli bir yazardır. Yazdığı romanların, hikayelerin, mektupların ışığında birçok yeni yazar yetişti. Hatta Dostoyevski-Tolstoy kıyasına girmeden çok net bir şekilde şunu söyleyebiliriz ki gerek yazıları gerek yaşamıyla edebiyata ciddi anlamda boyut kazandırmıştır.
Bu dilden dile dolanan başarılarla dolu edebiyat hayatının arkasında tabi ki bir hikaye var ama benim ilgilendiğim kısım bu değil. Yıllar önce “Tolstoy’un bisikleti” diye bir kavram duymuştum. Her şeye geç kaldığım, kovalasam da yetişemediğim, peşinden koşacak gücü kendimde bulamadığım bu günlerde tekrardan aklıma geldi. Kavramın çıkış noktası Tolstoy’un bisiklete binmeyi 67 yaşında öğrenmesiymiş.
Peki neden bu kadar önemli bu? Bu geç kalmışlık hissini bastırabilir mi ya da? Açıkçası bilmiyorum. Beynimizin en basit şeyleri bile kronolojik bir sıraya koyduğunu düşünüyorum uzun zamandır. Mesela “oyuncaklarla çocukken oynamalısın, müzik aleti çalmayı en verimli şekilde küçük yaşlarda öğrenebilirsin, mezun olduğunda ne yapacağına okurken karar vermiş olman gerekir, ben kimim ve neleri seviyorum sorusuna vereceğin cevapları 30 yaşına kadar toplamalısın.” Aslında bu liste uzar gider ama devam etmeyeceğim. Çünkü hepsini reddediyorum.
Sonumun ne zaman geleceğini bilmediğim bir evrende bir şeyler için geç kalmış hissetmek bana göre değil, olmamalı. Bir zaman çizelgesinin üzerinde yaşamıyoruz, sayı doğrusunun üzerinde ileriye doğru ilerlemek sona yaklaşmak demek değil. O yüzden ne zaman erken, ne zaman geç, sadece o an öğrenebiliriz. Beklediğim tüm o güzellikler, başarılar, mutluluklar beni 50 yıl sonra bulacak belki. Hatta belki tam umudu kestiğim anda karşıma çıkacak. “Artık çok geç.” dediğim an ne kadar yolun başında olduğumu fark edeceğim.
Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı, o neredeyse 50 yaşındayken basılmış. Benim notlar çıkartarak okuduğum “İtiraflarım” kitabını 62 yaşında yazmış. O yüzden herkesi bir anlığına Tolstoy olduğuna inanmaya davet edeceğim. Anne ve babanız olmadan büyüdünüz, eğitiminize devam etmediniz ya da edemediniz, savaşa gittiniz ve yüzlerce insanın ölümüne şahit oldunuz. Kendi adıma konuşmalıyım ki 30’larıma basmadan hayattan elimi ayağımı çekmiş olurdum. Sonraki yıllarda -o dönemin şartlarına göre- şöhretin, başarının ve bunun getirdiği hazzın beni beklediğini bilmeyerek.
Hayattan korkarak, kaçıp uzaklaşarak, kendimi gerçekleştirme şansımı kendimden çalarak bir yerlerde ölümün beni bulmasını beklerdim. İşte Tolstoy’u bu noktada benden ayıran şey sanırım bu. İçten içe, bilinmezlikle birlikte umut etmek. Aslında bu konu varoluşsal sancılar yaşatabilir, ölüm felsefesine geçiş yaptırabilir. Ama ben sadece “hayattan bir şeyler beklemek, alabildiğini almak” kısmında kalacağım. Çünkü bu başından beri söz ettiğim geç kalmışlık tam olarak umut etmekle alakalı. Elimizde olan tek şey bu ve bunu da çalmaya çalışıyorlar gibi.
Çocukluğumdan beri yazma isteğimi gölgeleyecek bir sürü şey oldu. Kendime türlü bahaneler buldum. Devamındaysa bu süreçte kendimi geliştirmediğim, kalemimi körelttiğim için iş işten geçmiş gibi hissettim. Ama şu an yazının iyi ya da kötü olması umurumda olmaksızın bir yerinden başlayarak zamana meydan okuyorum. Çünkü hiçbir şeye, hiç kimseye geç kalmadım. Anın gerektirdiği şekilde, kendime göre yaşıyorum. Kendimi kimsenin doğum-ölüm çizgisiyle kıyaslamıyorum. Çünkü herkes kendi çizgisinde yaşıyor.
Kapanışı kendime bir öğütle bitirmek istiyorum. Babam, annemin bana hamile olduğu haberini aldığı ay içinde öldü. Abim ise tam babamın öldüğü yaşta baba olacağını öğrendi. Bir devir babam için kapanmışken, abimin miladı oldu. Aynı olay, aynı yaş, aynı aile, aynı koşullar. Hayat bizim planladığımız ölçekte dağılmıyor, dağılamayacak.
Bisiklete binmeyi 6 yaşında öğrendim. Ama 67 yaşında öğrenseydim de çok bir şey değişmezdi. İşte hepsi bu kadar basit.
Dinlemek için - Podcast: https://open.spotify.com/episode/7L7c5FhxZdJ6Ilhi3AOJlU?si=OvTHsOIDRjiBqQ0xA_ZF4A
Yorumlar (1)
Bir yanıt yazın
Yorum yapmak için giriş yapmalısın.
Son cümleyi duymaya çok ihtiyacım varmış