”Transistör sözcüğü ”transfer” ve ”resistör” (direnç) sözcüklerinin bileşiminden ortaya çıkmıştır. Transistör icat edilmeden önce, telefonlardan televizyonlara geniş bir yelpazede, birçok aygıtın içinde ”vakum tüpü” denilen cihaz kullanılıyordu.
Bir Fizikçi olan Julius Lilienfeld, 1920’lerde üç elektrotu olan bir aygıtın patentini aldı. Bu aygıtta elektrik iletkenleri, devrelerin metalik olmayan parçalarıyla bağlantı kurmak için kullanılıyordu. Fakat o dönem de Lilienfeld’in bu icadı pek ses getirmedi.
1940’lara geldiğimizde ABD’deki Bell Laboratuvarı’ndan bir yetkili, Lilienfeld’in bu cihazının önemini fark etti. Yetkili, ekibini Lilienfeld’in cihazı için pratik bir kullanım alanı bulmakla görevlendirdi. 1947’de John Bardeen ve Walter Brattain isimli fizikçiler yükseltici bir devre kurdular. Ardından William Shockley bu cihazı geliştirip şu an ”bağlantılı transistör” dediğimiz yapıyı yaptı. Bell Laboratuvar ekibi 1956’da fizik dalında Nobel ödülü kazandı.
Sert ve gri-beyaz element olan germanyum yalıtkandır. Fakat katışkılar (katışkılar, elementlere katılıp onların iletkenliğini düşürür) eklendiği zaman yarı-iletken hale gelir. Germanyum transistörler için önemli bir yarı-iletken elementtir. Germanyum transistörlerde yaklaşık 20 yıl kullanıldı, fakat sonra daha ucuz ve etkili bir element bulundu.
Silikon Vadisi ve Transistör
1954’te George Teal silikondan yapılmış ilk transistörü oluşturdu. Dioksit halindeki silikon yer kabuğunda bulunan en bol ikinci elementtir ve bu yüzden de onu germanyumdan daha ucuz hale getirir. Ayrıca bu element sayesinde germanyumdan oluşturulmuş transistörlerden daha etkili bir transistör yaratılabiliyordu.
Bu silikon transistörler büyük bir devrimdi, bilgisayarların, elektronik cihazların tasarımını kökten değiştirdi. İçinde milyonlarca transistör bulunan mikroçipler yapıldı. Bu mikroçipler karmaşık hesapları daha da iyi yapabiliyordu. Bilgisayar adeta baştan yaratıldı. Bu yaratımın merkezi California, Silikon Vadisi olarak şu anki adını kazandı.
Şimdi bilgisayarlarda kullanılan transistörler bir saç teli inceliğindedir. Transistörler, vakum tüplerinden çok daha küçük ve etkiliydi. İlk bilgisayarlar dev boyut ve ağırlıktayken, transistör devriminden sonra şu anki zarifliğini kazandı.
Moore Yasası
1965’te Intel’in kurucularından Gordon Moore, mikroçiplerin transistör sayısının her iki yılda iki katına çıktığını gözlemledi. Bu istatistik şu an ”Moore Yasası” olarak biliniyor.
Transistörler Nasıl Çalışır?
Transistörleri bir musluğa benzetebiliriz. Musluk, suyun akış hızını kontrol etmemizi sağlar. Transistörler de elektronik sinyalleri güçlendirebilir veya azaltabilir. Elektronun hareketini kontrol eder. Yani bir devre kartındaki voltajın gücünü kontrol edebilir.
Kaynak ve İleri Okuma:
Dünyayı Değiştiren 100 Fikir – Jheni Osman
Uzayla – Kültür Evreni
Yorumlar (1)
Bir yanıt yazın
Yorum yapmak için giriş yapmalısın.
Harikulade, tebrikler @buqola