Van Gogh’un Usta Eseri Yıldızlı Gece Tablosunun Hikayesi

Birçok kişi tarafından hayranlık beslenilen Yıldızlı Gece, 1889 yılında İngilizce ismiyle Starry Night olarak toplumla tanışır. Van Gogh’un Yıldızlı Gece eseri günümüzde popüler kültürün bir parçası haline gelir. Birçok kişinin karşılaştığı bir parça olur. İlk görüşte kendine çeken bir büyüsü olmasına rağmen; hakkında bilinmeyen onlarca şey vardır. Gelin, bu tablonun arkasında yatan hikayeyi öğrenelim.


 Vincent Van Gogh, kulağını kestiği bir sinir krizinin eşiğinden geçmiştir. Zor atlattığı bu dönemde Marsilya’ya bir hastaneye gönderilecekken; kendisi St.Remy’de olmak istediğini söyler. Öteki hastaneye kıyasla daha sakin olan bu sinir hastalıkları hastanesinde kendisini dinleyebileceği anlar yakalar. Resme olan tutkusu o zamanlarda bilinen Van Gogh’a doktoru iki oda verir. Tekini uyumak için kullanırken; bir diğerini atölyeye dönüştürür. Onun yalnız vakit geçirmesini ve çalışmalarına odaklanmasını isteyen doktoru, bu konuda onu teşvik edecek bir jestte bulunmuştur. 

Yıldızlı Gece

 Sarı renk, onun için mutluluğu ifade eder. İntihar girişiminde de yüksek miktarda sarı boyayı yutar. Sonuç başarısızdır. O da, çizimlerine devam eder. 150’ye yakın çizimi tamamlar. Mutluluk anlamına gelen sarı rengi de Yıldızlı Gece tablosunda bolca kullanır. 18 Haziran 1889 yılında bu tablosunu tamamlar. İddialara göre, tablodaki manzara; hastane odasındaki manzarasıdır. Fakat, hastane odasında çok daha farklı bir manzara olduğu söylenir. O halde, Van Gogh, bu manzarayı akşam gördüğü haliyle resmetmiştir. Tabii ki, belli oranda hayal gücü de katmıştır. 

 Yıldızlı Geceler tablosunda, tablonun ortasındaki selvi ağacını görürüz. Van Gogh’un hastane odasında izlemekten keyif duyduğu bir ağaçtır bu. Onu da resmin ortasına yerleştirir. Böyle bir ağaç yerleştirme geleneği ise o zamanlarda Uzak Doğu’nun resim akımından da geliyordu. Kendisi, Uzak Doğu resimlerinden de etkilenmiştir.


O yörenin tekniklerini sık sık öteki eserlerinde de kullanmıştır. Gökyüzünü onlardan esinlenerek bir dalga şeklinde çizer. Gökyüzü, güçlü bir dalgayı hatırlatır. Kasaba bu kadar durgunken, gökyüzündeki hareketlilik büyük bir hayranlık toplar. Bu teknikle, empresyonizmden yararlandığını söyleyebiliriz. Empresyonizm, resme sanatçının duygularının yansımasıdır. Bir manzara, bir şehir, doğa olduğu gibi resmedilmez. Sanatçının duyguları resmi büyük oranda şekillendirir. 

Yıldızlı Gece

 Bizlerin büyük bir hayranlıkla izledigi bu tablo dahil birçok tablosu; Van Gogh’un içine sinmemiştir. Kız kardeşi Theo’ya şu sözleri söyler; “burada yaptığım resimler içinde buğday tarlası, dağ ve meyve bahçesi olan resimler içime sindi. diğer resimler bana hiçbir şey ifade etmiyor.”

 Yıldızlı Gece, çalışmasını bitirdikten 1 sene sonra hayata kendi elleriyle veda eder. Kalbine bir kurşun sıkar. Dünyadan ayrılır. Sadece, bir resmi satılmıştır. Şimdi, birçok ressama ilham kaynağı olan büyük bir sanatçı olarak anılır. Vedası acıdır ama birçok kişiye resimle hayat bulma konusunda ilham olur.

Uzayla – Kültür Evreni

Dinlemek için - Podcast: 
https://open.spotify.com/episode/7bpd9zhGyINJv0P93WaVDv?si=jUB3CrKqR_KkNo1UOBIxeg

Yorumlar (1)

Bir yanıt yazın