“Düşünüyorum o halde varım.” diyoruz “Görünüyorum o halde varım, beğeniliyorum o halde varım, başarılıyım o halde varım.” demiyoruz. Bu “Sen düşüncelerinden ibaretsin ve anlaşılmazsan yoksun.” demek değil midir? Eğer sen kendini unutmuş, görünürlüğü ve dahil olmayı var olmak sanıp da hayatına devam ediyorsan akıp giden bir görüntüden başka nesin?
Bazen çok karmaşık fikirlerimin olduğunu ve insanlara kendimi ifade edemediğimi düşünürdüm. Kimi zaman anlaşılamamamı kendi derinliğime bağladım kimi zaman karşıdakinin sığlığına. E tamam anlaşılabiliyorsak vardık ya hani, ben de bu yüzden yana yakıla kendimi anlatmak için çırpınıyordum. Her seferinde anlatmaya devam ettim. Biri anlamayınca bir diğerine anlattım. Ya bende bir sorun vardı ya karşımdakilerde. Daha da sorguladım. Kendi kendime düşünmeye değil de insanlarla konuşmaya ve sürekli varlığımı göstermeye çalıştıkça kendimi tekrarlamaya başladığımı ve söylemeye değer şeylerimin tükendiğini fark ettim. Kendimle baş başa kaldıkça çoğalıyordum bazen de anlatıp yoğunluğumu azaltıyordum bunu anladım. Bir yandan da diğerleriyle sohbet edip onların iç dünyalarına dahil oldukça herkesin kendi dünyasında öznel bir derinliğinin ve tesirinin olduğunu gördüm. Bu demekti ki aslında kimse sığ değildi. Bu aynı zamanda kimse diğerlerinden farklı değil yani kimse daha da derin değil demekti, yani ben de öyleydim.
Birini kendimizi anlayabildiğimiz kadar veya daha az anlıyoruz, daha fazla değil. Birini anlayabilmemiz, kendimizi anlamlandırmamıza yardım ediyor.
Bir kere tam anlamıyla anlaşılabilmek için tüm düşüncelerini sıfır kayıpla anlatman gerekir. Karşıdakinin de sıfır kayıpla duyabilmesi ve senin bağlamlarınla seni anlamlandırabilmesi. O zaman ses dalgalarının iletilemediği bir yerde yok musundur demek? Yo varsın. Diyelim duyulmuyor dediklerin; elinle, kolunla anlatırsın mimiklerinle anlatırsın kendini. O zaman ışığın olmadığı, kimsenin seni görmediği yerde yok musun demektir? Yo varsın. Anlattığın kişi düşünemiyorsa ve anlayamıyorsa keza sen mi yoksun demek? Hayır. Varlığının anlaşılması ne başka gözlere ne başka kulaklara ne de anlattığın şeylere bağlı. Sen varsın çünkü sen kendinin farkındasın ve varsın. Seni yine sen anlayabilirsin. İlgi görmek ilgi çekmek istemek ve kendini kanıtlamak istemen koskoca kitlelere, kocaman bir yanılgı yani.
Bu demek değil seni başkaları anlamasa da görmese de duymasa da olur. Yaşama tat veren şeylerden biri de fark edilmen ve kendinden başka birileri tarafından da anlaşılman. Bunu yok sayamayız ama fark edilmek için de önce senin var olman gerek. Bu diğer tüm şeyler, anlamını oluşturmaz sadece bunu pekiştirir, hayata yazıldığın harflerin puntosunu büyütür.
Hayatına dokunabileceğimiz üç beş kişi. Hayatımıza dokunabilecek üç beş kişi ama yüzbinlerin ağırlığını taşıyoruz. Kendimizi anlatabilme telaşı içindeyiz. Hayır ama bir dur ve soluklan. Acelemiz yok ne kendimizden başka bir yere gidebiliriz ne de kendimize geç kalabiliriz.
Varsın çünkü yazdıklarımı anlıyorsun. Beni anlamıyorsun, söylediklerimi kendi parçalarınla kıyaslıyorsun. Zihninde bir şeyler oluştu çünkü daha önce o parçaları kendinden bir yerlerde, kendinle baş başayken keşfettin. Beni anlamaya çalışmıyorsun kendine anlatıyor, kendini anlıyorsun. Yazıyorum çünkü sana anlatmıyorum, yazdıkça kendimi anlıyorum.
Yorumlar (2)
Bir yanıt yazın
Yorum yapmak için giriş yapmalısın.
Daha iyi bir son olamazdı, elinize sağlık 🤗
Teşekkür ederim 🙂