Yapay zekâ (Artificial Intellgence – AI), bir resmi, bir müziği, renkleri, sanatı genel olarak gördüklerimizi ve görmediklerimizi yeniden tasarlıyor. Üretilen resimlerin sanat değeri taşıyıp taşımadığı dolayısıyla yapay zekâ ve sanat tartışmaları da beraberinde gelmiştir. Dijitalleşen kültürle beraber ortaya çıkan dijital sanatın bugünü ve yarını üzerine odaklanılacak bu çalışmada sanatın gün geçtikçe posthuman (insanötesi) oluşu üzerine değinilecektir.
21. yüzyıla teknolojik bakımdan damgasını vuran yapay zekâ, bilgisayarın başlangıcından bugüne ilgi odağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle son 15 yılda hızla ilerleme kaydedilen yapay zekâ çalışmaları Amerika ve Çin gibi başlıca ülkelerde ön plana çıkmakta.
“Tarihte üç büyük olay var. Biri evrenin yaratılışı, ikincisi hayatın başlangıcının olması, önemli derece eşit olduğunu düşündüğüm üçüncü şey ise, Yapay Zekâ’nın ortaya çıkışıdır”
(Franchi ve Güzeldere, 2005, s. 1)
Yapay Zekâ ve Algoritmalar
Yapay zekâ genel anlamda, yeni verilerin girilmesi, öğrenilmesi ve oluşan verinin yapıldığı iletişim yöntemlerini içermektedir. Cem Say’a göre yapay zekânın tanımı ise: ‘’Doğal sistemlerin yapabildiği (zekice olsun veya olmasın) her bilişsel etkinliği (gerekirse bedenleri olan) yapay sistemlere, daha da yüksek başarım düzeylerinde nasıl yaptırabileceğimizi inceleyen bilim dalıdır.’’ Algoritmayı ise belirli bir problemi çözmek ya da amaca ulaşmak için tasarlanan yol olarak anlamlandırabiliriz.
Yapa Zekâ ve Resim
2018 yılında, Pierre Fautrel, Gauthier Vernier ve Hugo Caselles-Dupré’den oluşan Obvious isimli Paris merkezli bir firmanın üretken karşı ağ (GAN) teknolojisiyle yapay zekâ algoritmasına veri işleme-öğrenme tekniği ile resim üretti. Veri tabanına 14. ve 20. yüzyıldan oluşan on beş bine yakın resim yüklediler. Sonuç olarak ‘’Edmond Belamy’nin Portresi’’ adlı eser ortaya çıktı. Yapay zekânın yarattığı ilk resim olma özelliğini taşıyan bu eser 2018 yılında 432.500 USD ile satıldı. Bu satışla beraber sanat tarihi serüveninde yerini aldı.
Bu örnekteki gibi yapay zekânın resim üretimi artık varsayımsal bir teknoloji olmanın ötesinde gündelik yaşamımızın temeline oturdu. Yapay zekâ yalnızca görsel üretimle kısıtlı kalmadı, edebiyat, müzik, şiir, senaryo, roman gibi pek çok alanda da değişime neden oldu.
Güncel olarak görsel üreten algoritmalar eskisinden çok daha kullanışlı ve ulaşılabilir duruma geldi. OpenAI ekibinin geliştirmiş olduğu Dall-E ve diğer teknolojilerden Midjourney ile Google’ın geliştirmiş olduğu ön planda bulunmakta.
Dall-E vb. teknolojilerin temelinde şu prensipler bulunuyor: Yazılı metni (kaynağı) algılayıp bunun üzerine bir üretim yapması. Sonuç olarak makine öğreniminin kendisine girdi olarak alınan komut ile veriler arasında ilişki kurup bir ürün ortaya çıkartmaktadır. Ayrıca ikinci olarak istenilen komutları kendisi yorumlayarak da bir ürün ortaya çıkartabilmektedir.
Teknolojinin ulaşmış olduğu bu noktayı ve gelecekte oluşabilecek olasılıkları göz önüne aldığımızda kaçınılmaz olarak insan-makine iş birliğinin sanata yansıma durumunu daha sık göreceğiz. Sanat eserlerinin giderek insansızlaştırılması da beraberinde olası yeni tartışmaları getirecektir.
Kaynaklar:
- Ballı Ö. Yapay Zekâ ve Sanat Uygulamaları Üzerine Güncel Bir Değerlendirme. Sanat ve Tasarım Dergisi. 2020; (26): 277-306.
- Aslan, E. (2019). Yapay Z. Resimleri ve Sanatın Başkalaşan Mecrası Üzerine . Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi , (42) , 231-242 . DOI: 10.32547/ataunigsed.516382