Beyaz Gelinlik Nasıl Ortaya Çıktı?

Anlam yüklenilen değişik imgeler var toplumda. Ekmek çok kutsaldır örneğin. Yere düşmüş bir parça ekmek, koca aylık emeğin çer çöp olması, yok sayılması anlamına gelir. Bayrak çok önemlidir. Buruşuk kalmasına müsaade edilmiş. Türk milletini simgeleyerek salınmalıdır semada. Önemli sayılabilecek bir şey daha vardır. Özellikle kadınlar arasında: Gelinlik.


Küçücük yaştan başlayan hayal: Bembeyaz, kabarık ve işlemeli güzel mi güzel bir gelinlik. Küçük bir kız çocuğu için ulaşılabilecek en büyük hayaldir o elbisenin içinde olmak. Hala böyle yetişen kız çocukları var. Kendini bulmak, yetiştirmek değil de gelinlik giyip bir kocaya sahip olmanın onların hayatını yaşanmaya değer kılacaklarını düşünüyorlar.

'Evliliğin zirvesinin gelinlik giymek olduğunu düşünen bir toplumuz biz. Filmlerde bile mutlu son bir evlilik töreniymiş gibi beynimize kazındı ve bu beyinleri uyuşturdu. Bu uyuşturucunun etkisi geçince asıl problemler tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.'  -Doğan Cüceloğlu

Bu kadar önemli bir dönüm noktasındaki giyilecek kıyafet elbette önemli olmalı diyorlar. Bembeyaz o gelinlik saflığı, masumiyeti, el değmemişliği temsil etmeli. Evlilik, geride her şeyi bırakıp kocaya adanacak tertemiz bir sayfa. Ama size kötü bir haberim var. Gelinlik sizin sandığınız kadar beyaz değilmiş.

Beyaz Gelinlik Nasıl Ortaya Çıktı?

Yıllar yıllar önce de düğünlerde gelin özel bir elbise giyermiş bugünkü gibi. Genellikle mavi ya da pembe olan bu elbiseler, bu renkler dışında gelinin en sevdiği renk olurmuş. Ne makul değil mi? Maksat hem gelini mutlu etmek hem de o özel günde giyilen elbisenin sadece o günle kalmaması ve ileriki zamanlarda da giyilebilir olmasıymış.

“Kefen ve gelinlik. Birbirinin aynı olan iki giysi. Dinle bak! Ölürken yaşamak; yaşarken ölmek; savaşırken teslim olmak ve teslim olurken savaşmak zorunda kalıyorsun değil mi?”

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, Joanne Greenberg

Hatta sırf bu nedenle işçi kadınlar siyah gelinlikler giyer sonra da o gelinlikleri işyerlerinde giyerlermiş. Şimdi bi hayal edin, işyerine kabarık gelinliklerle gelen kadınları? Korkunç. Gerçi o zamanın gelinlik anlayışı bugünkü gibi abartı, sıra dışı değil yalnızca yeni olan özel gün elbisesiymiş. İşte böyle devam ederken 1840 yılında Kraliçe Victoria klasikleşmiş işlemeli gelinlikler yerine saten ve dantellere bezenmiş beyaz bir gelinlik giymiş.

Kafasına ise portakal çiçeklerinden oluşan bir taç takmış. Herkes şok olmuş. Kraliçe Victoria bir devrim yaratmış çünkü. O zamanın insanları beyaz bir elbise giymek istemezlermiş. Beyaz çabuk kirlenir ve sürekli yıkanması gerekirmiş. Yıkanmayla yıpranan elbiseler de tercih edilmezmiş. Fakat Victoria bir kraliçeymiş. Onun defalarca giyeceği bir elbiseye ihtiyacı yokmuş. Beyaz elbisesi kirlendikten sonra saatlerce onu temizlemek zorunda da kalmazmış. Gelinliği onun sürekli giymek zorunda kalacağı elbisesi değilmiş. Hem onun sadece hayran kalınmaya ihtiyacı varmış.

Beyaz Gelinlik Nasıl Ortaya Çıktı?

1920’lere gelindiğinde beyaz ve saygın Batılıların tek tercihi beyaz gelinlik olmuş. Zaman içinde sınıfsal bölünmeler azaldıkça daha da yaygınlaşmış  beyaz gelinlik. Bir hanımefendi beyazlar içinde evlenebilirse hizmetçisi de evlenebilirmiş pekala. Beyaz bir kadın beyaz bir gelinlik giyebiliyorsa siyah bir kadın da beyaz bir gelinlik giyebilirmiş. Ve zaman geçti, günümüzde kadınların hayatları boyunca giyeceği en pahalı elbise formunu aldı gelinlik. Hem de bir kere. Tek kullanımlıklar arasında yerini aldı plastikler, pedler ve duygularla birlikte.

Diyeceğim o ki sizin ona yüklediğiniz temizlik, masumiyet ve bekaret algısı çok da dolu bir tabanda değil. Hiçbir şey sağlam temellere dayanmaz. İnsan değişir, zaman değişir, koşullar değişir ve değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Artık kadının kendini evlilikle var etme çabası da değişmeli, mutlu, özgür ve eğitimli kadınların zamanı gelmelidir. Devrim kadında başlar. Gelin başlatalım o zaman!

Uzayla – Kültür Evreni

Bir yanıt yazın