Gün Doğmadan (Before Sunrise) Film İncelemesi

Olay Örgüsü

Bir çift yıllar sonra birbirinden ne kadar nefret ediyor değil mi? Aradan geçen yılların ardından karşısındaki insanın en ufak hareketinden bile nefret eder mi insan yoksa yıllar geçtikçe o insana daha da mı bağlanırsın? Birbirimizi duymadığımız zaman mı daha çok anlaşırız yoksa duyduğumuzda mı? Before Sunrise da bu mesaj üzerinden başlıyor.


Kamera tren yolculuğu esnasında 50’li yaşlarda bir çiftin durmadan, yorulmadan ettiği kavgayla sahneyi açıyor. Aynı trende birbiriyle uyum içinde duran yaşlı bir çift vardır. Birbirini duyup kavga eden bir çift ve yaşlarından dolayı söylediklerini duyamayan bir çift. Filmde aslında bunun da bir açıklaması var. Birbirini öldüremeden yaşlanmanın tek çaresi olarak ana kadın karakterimiz bu önermeyi ortaya atıyor. Neyse buraya gelmeden önce bahsetmem gereken bir şey var ana erkek karakterle ana kadın karakteri tanıştırmadık henüz önce tanışsınlar.

Orta yaşlı çiftin kavgasından rahatsız olan kadın karakterimiz, erkeğin tam karşısındaki koltuğa oturur. Bunu fırsat bilen erkek karakter ise tartışmayı bahane ederek kızla sohbet başlatır. Bu sohbetten cesaret alan erkek karakter, kıza yemek teklifi sunar. Kız da bunu kabul eder. Birlikte geçirilen keyifli sohbetin ardından erkeğin iniş saati gelmiştir. Kıza veda edip iner trenden ama aklına bir şey gelir ve hemen trene geri döner. Kıza sabaha kadar bu şehirde kalacağı için ona eşlik edip edemeyeceğini sorar. Kız bunu kabul eder. Trenden inerler. Bu sırada kızın aklına onun adını sormak gelir. (Ben de üst üste kız erkek demek istemezdim ama karakterler bu ana kadar isimlerini biz seyirciye söylemedi. Bu vakitten sonra karakterlere isimleriyle hitap edeceğim) Jesse (erkek), Celine (kadın).

Before Üçlemesi, Before Sunrise
Jesse ve Celine, Before Sunrise

Jesse ve Celine bu şaşkınlıkla şehri yani Viyana’yı gezmeye başlarlar. İkisi de kabul etmese de şöyle bir gerçek var ki tren yolculuğu sırasında aralarında geçen sohbetten dolayı ikisinin de arasında bir sevgi oluşur ve bu maceraya atılmaya karar verirler (Burada araya girip ufak bir bilgi vermek istiyorum. Joseph Cambell’in Kahramanın Sonsuz Yolculuğu kitabında da bahsedildiği gibi Jesse aslında Celine ‘i maceraya çağırıyor. Bu çağrı kahramanın maceraya atılmasının ilk adımıdır ve bu kitapta Maceraya Çağrı olarak isimlendirilmiştir Kahramanın maceraya atılmaktan başka çaresi yoktur. Eğer kabul etmezse sonsuz bir lanete çarpılacaktır).

Yolda karşılaştıkları iki kişiye Viyana’da ne yapacaklarını sorarlar. Onlar da gösteriminde yer aldıkları tiyatro oyununu söyleyip, oyun hakkında kısaca bilgi verirler. Genç çiftimiz şehri gezmeye başlarlar. Lunaparka giderler. Bu öpüşme hoşlarına gitse de bir yandan da umutsuz bir hale sokar çünkü bir daha yan yana gelemeyeceklerini bu geçirdikleri günün ilk ve son gün olduğu fikrine kapılmışlardır. Önceki ilişkilerinden ve neden ayrıldıkları hakkında sohbet ederler. Kafede otururken bir falcı kadının fal baktığını görürler kadına bakarken yakalanırlar ve kadın yanların gelir.  Falcı Celin’e el falı bakmaya başlar. Aynen şu sözleri söyler:

Sen bir seyahattesin. Burada bir yabancısın. Sen heyecan arıyorsun. Aklındaki macerayı arıyorsun. Kadının gücüyle ilgileniyorsun ve derin gücü olan kadınlarla ve yaratıcılıkla sen bu kadın olacaksın. Muhtemelen sadece kendini aşmalısın huzur bulduğun takdirde başkalarıyla doğru bir bağlantı kurabileceksin (Falcının söylediklerini birebir aktardım bunun sebebi ise Celine’in devam filmlerinde bu karaktere dönüşeceğini ve bunu nasıl başaracağının tüyosunu seyirciye veriyor). Falcı yanlarından uzaklaşırken kadın hakkında konuşup, şakalaşırlar. Sarmaş dolaş dolaşırken birbirleri ile vakit geçirmekten keyif aldıklarını dile getirirler.

Sokak şairi ile karşılaşırlar ardından doğum dansı denen bir dans gösterisi izlerler. Bir bardan şarap ve bardak alıp (çalıp), çimlerde uzanırken şarap içer ve birlikte yuvarlanırlar. Film belli bir monotonlukta ilerler. Aksiyon, heyecan bekliyorsanız bu film sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Güneş hafiften doğmaya başlar ikisinin de zihnini kemiren bir düşünce vardır ama dile getirmeye korkarlar red edilmek istedikleri için susarlar. Jesse ve Celine sokakta duydukları piyona sesi ile ilk ve son kez dans ederler. Jesse Celine’i tren istasyonuna bırakır. Öpüşüp sarılırlar. Veda etmek onlara zulüm gibi gelir ve birbirlerine söz verirler. 6 ay sonra yeniden bu istasyonda buluşacaklardır. O ana kadar birbirleriyle asla görüşmeyecek, telefonlaşmayacak ve mektuplaşmayacaklardır. Son kez sarılıp veda ederler (Ufak bir spoiler vereceğim. Kız 6 ay sonra gelmez çünkü büyükannesinin cenazesi vardır.)

Before Sunrise Karakter Gelişimi

3 filmde de (Before Sunrise, Sunset, Midnight) bizim sadece iki karakterimiz var. Diğerleri figüran ve ana iki karakterimiz kadar ne hafızalarda duruyor ne de ekranda yer alıyor. O yüzden karakter gelişiminde iki karaktere yer verdim.

Jesse

Filmin başında umursamaz, neşeli olan karakterimizin Celine ile bağı arttıkça melankolik ve romantik yanını görüyoruz. İlk başlarda Celine’i bir daha görmeme fikri Jesse’yi etkilemese de ilerleyen süreçte canını yaktığını ve bu acıyla nasıl baş edeceğini bilemeyen hal ve hareketler gösterdiği de ortadadır. Celine’e bağlanmasının en büyük etkeni aralarındaki fiziksel temastır. Tartışsalar bile konuyu tatlıya bağlamak kıza bağlanmasını artırır.

Before Sunrise Jesse
Jesse

Celine

Filmin başlarında büyükannesi için endişelenen onu ziyarete giden kendi halinde bir karakterdir. Jesse ile aralarındaki sohbetler ve fiziksel temaslarından ardından Celine de bir yandan mutluluk ama diğer yandan hüzün vardır. Bu iki zıt düşünce ile hareket eder anı yaşar. Jesse’yi bir daha görememe fikri Celine’i üzer ama Jesse bunu dile getirene kadar söylemez çünkü bir iki telefon konuşmasından sona aralarındaki bağın tamamen kopacağından korkar. O yüzden ilk adımı hep Jesse’den bekler tabii içinde hiç söylemezse diye korkuyla baş ederek.

Before Sunrise Celine
Celine

Before Üçlemesi Ne Anlatmak İstiyor?

Before Üçlemesi (Before Trilojisi) alışkın olduğumuz aşk filmleri gibi ilerlemiyor aksine durağan ve güven verici bir şekilde ilerliyor. Durağan filmlerin de sıkıcı olmadığını ispatlayan en güzel örneklerinden diyebilirim. Diğer filmlerde olduğu gibi aşklarını kanıtlamak için çeşitli oyunlar çevirmesine gerek yoktur veya büyük sınav vermelerine fakat onların da vermesi gereken bir sınav vardır elbet. Birbirlerinden bu kadar etkilenirken ayrılmak ve bir daha bir araya gelememek. Belki de bu aşk bile değil yarım kalmışlığın getirdiği bir hüzün sonuçta her türlü çok kötü çünkü insanlar yarım kalmışlığa tahammül edemez bir şekilde tamamlamak ister. Geriye baktığında keşke şunu yapsaydım düşüncesi ile boğuşmamak için. Örneğin Before Sunset filmi çiftler ve davranışlarının ilişkileri nasıl etkileyeceğini gösterdiği örnekler üzerinden seyirciye aktarıyor.

Before Üçlemesi (Before Trilojisi) serisinin ikinci içeriğini okumak için: Gün Batmadan (Before Sunset) Film İncelemesi

Yorumlar (4)

Bir yanıt yazın