Hitit İmparatorluğu’nun Kısa Tarihi, Hititler Kimdir?

1 | Hititler

Hitit İmparatorluğu, günümüzde Kapadokya olarak bilinen Kızılırmak havzasında kurulmuştur. Nil ve Fırat nehirlerine oranla küçük bir ırmak olan Kızılırmak, Hititlerin tarımı için önemli bir kaynaktır. Engebeli ve dağlık bir araziye ev sahipliği yaptıkları için tarım alanlarını sulamak için küçük küçük kanallar açmışlardır fakat Hititler asıl olarak hayvancılıkla uğraşıyordu.

Hititlerin ekonomik ve sosyal hayatı hakkında pek yeterli bilgi yoktur, bronz zanaatı gelişmiştir ve MÖ 2000’lerde kölelik ekonomik hayatın içindeydi. Başlarda sürekli değişse de Hitit’in ana merkezi ve aynı zamanda başkenti Hattuşaş’dır.

Arkeolojik incelemelere göre Hititler güçlü surlara ve kulelere sahipti. Toprak, kerpiç ve tabyalardan yapılan çift surlara sahiptirler.

MÖ 17. yüzyılda köleler ayaklanarak efendilerine karşı çıkmış ve evlerini yakmıştır. Bu kötü gidişat bir reform yapılarak durdurulmaya çalışılmıştır. Bir süre sonra normal hayatına geri dönen Hititler, artık kendileri için büyük önem arz eden seferlere başlayacaktır. I. Murşili komutasında Hitit ordusu, önce Halep’i (Khalpa) egemenliği altına almış ve ardından Babilonya’ya (Babil) giderek yakıp yıkmışlardır.


2 | Toplumsal Düzen

Değindiğim gibi Hitit döneminde birçok köle vardı ve kralların hatta üst zümre birçok köleye sahipti. Köleler ise genellikle zanaat ve çobanlıkla uğraşıyordu. Köleler ve özgür insanlar birçok yönden ayrı haklara sahiptir; örneğin bir suç işlendiğinde özgür insana kıyasla daha ağır bir ceza alıyordu. Ayrıştığı noktalar olduğu gibi ortak yönleri de vardır; mesela bir köle, özgür insanlar gibi mülk edinebiliyor, evlenebiliyordu.


3 | Siyasal Düzen

Hitit İmparatorluğu’nun en tepesinde ”Güneş Kral” denilen kişi vardı. Kendisi dinsel törenleri yönetiyor, gücü tanrıdan aldığını söylüyordu. Kral aynı zamanda ordu komutanlığı, yönetici ve yargıçlık gibi birçok yetkiyi elinde bulunduruyordu.

Elbette kral tamamen özgür ve yüce değildir, yetkileri pankuş olarak bilinen meclisle sınırlandırılmıştır. Pankuşun anlamı ise ”çokluk, topluluk, kurul”dur. Mesela kral, pankuşun onayını almadan aristokrat bir kişiye ölüm emri veremezdi. Kralın kararları pankuş tarafından incelendiği gibi pankuşun görev ve kararları da kral tarafından inceleniyordu.

İmparatorluk merkezi bir yönetim biçimine sahip değil, eyaletlere ayrılarak valiler tarafından yönetiliyordu.


4 | Hititler Askeri Güç

MÖ 15. yüzyılın sonlarına doğru, Hitit kralı toprakları daha da genişletme yönünde karar aldı. Tabi o dönem de Hititlerin en yakın rakibi Hurrilerdir. Hurri Devleti, Halep’e kadar uzanan geniş bir toprağa sahiptir. Yine o döenm bir diğer rakip Mısırlılardır.

Bu iki devlet aslında sarsılmış ve hırpalanmıştı, en güçlü dönemlerinden oldukça uzaklardı. Bunu fırsat bilen Hitit soyluları, yayılmacı bir politika izlemeye başladılar. Öncelikle Kuzey Suriye’de galibiyet elde ederek Hurri Devleti’ni mağlup ettiler.


5 | İmparatorluğun Çöküşü

Murşili’nin oğlu II. Murşili, imparatorluğun genişlemesiyle gelen birçok sorunla boğuşuyordu. Kral, doğuda Akalar tarafından kurulan Ahhiyava ile savaş halindeydi. XIV. yüzyılın sonlarına doğru, yeniden II. Ramses döneminde güçlenen Mısırlılar ile mecburen savaştı. Mısırlılar Kadeş Savaşı’nda (1312) mağlubiyet yaşayarak, Şam’a doğru geri çekildi. Hititler bu zor günlerde önemli bir başarı kazanmıştır.

II. Murşili’nin yerine geçen oğlu III. Hattuşili, Hitit İmparatorluğu’nu çöküşe götürecekti. Taarruz yerine savunmayı seçen Hattuşili, 1296’da Mısırlılar ile antlaşma imzaladı. Bir yandan da Asurlar ile olan ilişkisi de kötü durumdaydı.

Asur ve Akhiyava’nın atakları Hititleri XII. yüzyılda zorlamaya başladı; bir yandan da batı eyaletinde isyan çıkınca eyaletler ayrılmaya başladı. Sonuç olarak ise MÖ 1200’lerde Hitit İmparatorluğu yıkıldı. Troya, Akaların egemenliği altına girdi.


Uzayla – Kültür Evreni

Bir yanıt yazın