İskenderiyeli Filozof ve Matematikçi: Hypatia

400’lü yılların başında İskenderiye kentinde yaşayan Hypatia, geometri ve psikoloji eğitimi aldı, Matematik üzerine çalışmalar yaptı, Homeros ve Platon üzerine dersler verdi. Yaşamını bilgiye adadı. “Güzelliğin ve bilgeliğin vücuda gelmiş” haliydi. İlerici bir kadındı.


İskenderiye, bütün dünyanın hayranlığını kazanmış, imparatorluğun en büyük üçüncü şehriydi, Mısır ve Libya kiliselerinin tahtıydı. Biçimlenmiş, tamamlanmış ve sınırları çizilmiş bu kapalı dünya, Hypatia’nın tinsel gereksinimlerini tümüyle karşılayabiliyordu.

Agora

Museion, kütüphane, sayıları gitgide azalan çoktanrılı tapınakları, kiliseler; dinbilimciler, filozoflar, hatipler; matematik ve tıp okulları, kateşizm ve haham okulları… Hep birlikte bir yapı oluşturuyor ve şehir sakinlerinin kültürel gereksinimlerini yanıtlıyorlardı.

Hypatia burada babası Theon’la yaşıyordu; İskenderiye’den, Mısır’ın başka yerlerinden ve uzak ülkelerden gelen öğrencilerini burada topluyordu. Saygı gördüğü bu şehrin yaşamsal sorunlarının farkındaydı. Arabasıyla özgürce dolaşıyor, nüfuzlu memurlarla görüşüyor, kamusal ve bilimsel kurumları ziyaret ediyordu. Şehrin tanınmış yüzlerinden olan bu bilge, genç ve güzel kadın, şehrin önde gelen vatandaşlarından biriydi ve birçok olaya tanık olmuştu; genel olarak halkın saygısını, bazı çevrelerin ise düşmanlığını uyandırıyordu. Yine burada bir öfke, saldırganlık ve aşağılama nesnesi haline gelecekti.

Hypatia ders verirken

Hypatia’nın babası Theon iyi öğrenim görmüş bir bilim adamı, bir matematikçi ve gökbilimciydi. İskenderiye Museion’un üyelerinden biriydi; Aigyptios ve Alexandreus ünvanları, onun Yunan-Mısırlı kökenlerine ve doğduğu şehir ile çokdilli İskenderiye kültürüne bağlılığını göstermektedir. Gerçekten de Theon, kızının da yaptığı gibi, İskenderiye’den hiçbir zaman ayrılmamış, şehrin sahip olduğu entelektüel ve tinsel çeşitlilik onun için yeterli olmuştur.

Çalışmalarını saygın öncülleri Öklit üzerinde yoğunlaştırmıştır; felsefeyle, ama bundan öte çoktanrılı din literatürü ile ilgilendiği bilinmektedir. Gökbilim alanındaki bilgisi nedeniyle gökbilim üzerine kaynaklarda ondan “bilge” ve “filozof” diye söz edilir. Theon’un matematik ve gökbilim üzerine yazmış olduğu yapıtlardan bazıları günümüze ulaşmıştır. Öklit’in Elementler’inin öğrenciler için hazırlanmış hali, Veriler ve Optik. Theon ayrıca Ptolemius’un Kullanışlı Cetveller kitabının iki ayrı tefsirini yapmıştır. Beş kitap halindeki Büyük Tefsir ve tek kitaplık Küçük Tefsir.

Hayat bir gelişimdir ve ne kadar ilerlersek daha çok gerçeği anlayabiliriz

Hypatia

Theon’un birlikte çalıştığı insanlar arasında ona en yakını Hypatia’dır. Babasının kızı ve iş arkadaşı olarak, kaynaklarda oldukça saygın bir yeri vardır; yetenekleri babasınınkini aşan bir matematikçi olarak anlatılır. Hypatia’nın matematik çalışmalarının başlıklarından İskenderiyeli matematikçilerin yapıtlarıyla ilgilenmiş olduğu anlaşılmaktadır; İ.Ö. üçüncü yüzyılda yaşayan Perge’li Apollonius’u, İ.S. üçüncü yüzyılın ortalarında yaşayan Diophantus’u ve Gökbilim Kitabı adlı bir yapıtı tefsir etmiştir. Apollonius’un yapıtı Koni Kesitleri, geometri üzerinedir; Perl, Hypatia’nın bu yapıt üzerine yaptığı açıklamaları yeniden oluşturmayı denemiştir.


Öğretmenliğine gelince; Platon, Aristo ve diğer filozofların yapıtlarını halka açıklardı. Halka açıklamasıyla kastedilen, Hypatia’nın sınırlı sayıdaki bir erginleşmişler topluluğunun yanısıra, daha geniş kitlelere de ders verdiğidir. Büyük olasılıkla bu dersleri de, düzenli olarak kabul ettiği evinde vermekteydi. Hypatia’nın bu tür dersleri evinden başka bir yerde, şehrin konuşma salonlarında vermiş olması da olanaklıdır.

Hypatia öğrencilerini uygulamaya daha yönelik olan matematik ve gökbilimi gizemlerinin incelenmesi işine teşvik etmiştir. Burada, onun öğrettikleri sayesinde Synesius’un bir usturlap yapabildiğini hatırlatmakta fayda var. Hypatia’nın aracın yapımını babasından öğrenmiş olduğuna kuşku yoktur. Projesinde Synesius’a ikisinin de yardım etmiş olması olasıdır.


Hypatia’nın öğrencileri felsefe sorunlarıyla ilgilenir, matematik alanında çalışır, çeşitli dinlerin kaynaklarını okur ve gökbilim deneyleri yaparken; İskenderiye’de, başrahip Theophilus’un icraatinin sonucu olarak tarihsel olaylar yaşanıyordu. Göreve geliş tarihi olan 385 yılından beri şehirdeki çoktanrılılığa karşı seferberlik ilan etmiş olan Theophilus, varlıklarını sürdürmeye devam eden mezhepleri çeşitli yöntemlerle ortadan kaldırıyordu.

412 tarihine, Theophilus’un öldüğü güne dek, Hypatia’nın yaşamı işte bu toplumsal ve dinsel koşullar altında, babasının oluşturduğu bir bilim ortamında, ileri düzeydeki felsefi söylemlerle uğraşan öğrencilerinin arasında sürüp gidiyordu. Hypatia dini makamların hoşgörüsü sayesinde Hristiyanlık dışı inancını gizleme gereği duymaksızın, tam bir entelektüel bağımsızlığa sahip olmuştu.

Alfred Seifert’in yapmış olduğu Hypatia eseri

Theophilus’un yeğeni Cyril’in başrahipliğe seçilmesiyle bu koşullar değişmeye başladı. Çok geçmeden Hypatia’nın başrahiple uyuşamayacağı ortaya çıktı. Günümüzde kilise tarihçileri bir dinbilimci ve dogmacı olarak Cyril’e büyük bir saygı göstermekteler; ama çağdaşları onu böyle görmemişlerdir. Kaynaklarda, yetkilerini genişletme çabasında amcasından bile ileri giden acımasız, iktidar tutkunu biri olarak anlatılır.

Kilisenin başı ile imparatorun iktidarının temsilcisi olan vali Orestes arasında ise süregelen bir çekişme vardı. Orestes’in başrahibin yaptıklarına karşı takındığı taviz vermez tavrın ardında bunu destekleyen nüfuz sahibi kişiler, şehrin ve ilçelerinin yönetici sınıfının üyeleri vardır. Onu destekleyen kişiler arasında Hypatia da vardır; İskenderiye’de göreve başladığından beri dostturlar. Hypatia’nın Orestes’i destekleyişi tarih açısından önem taşımaktadır; Socrates bunu kısa ama dikkat çekici bir tümce ile vermiştir. “Hristiyan” nüfustan kimselerin, Hypatia’nın başrahip ile vali arasında dostluk kurulması yolunu tutan aslan olduğu söylentisini yaydıklarını yazar.

Batıl inançları gerçek gibi öğretmek çok kötü bir şeydir.

Hypatia

Cyril’in adamları, Hypatia’nın halktan kopuk olmasından faydalanmanın bir yolunu bularak, halk arasında aleyhte propoganda yapılmasını öngören sinsi bir kumpas kurmuşlardır. Onun bir cadı olduğu, kara büyüyle uğraştığı söylentisini yaymışlardır. Bu söylenti, büyücülere karşı her zaman acımasız şiddet eylemlerine girmeye eğilimli olan sıradan insanlar arasında müthiş bir korkuya yol açmıştır. Böylelikle İskenderiyeliler ünlü kadın filozofun aslında cehennemin korkunç elçilerinden biri olduğunu, “sürekli büyüler, usturlaplar ve müzik aletleriyle uğraştığını” düşünmüşlerdir.

Bu yönlendirmeler aracılığıyla Hypatia, şehirdeki pek çok insana şeytani büyüler yapan, “şeytanca hileleriyle pek çok insanı baştan çıkaran” tehlikeli bir cadı gibi sunulmuştur. İlk kurbanı “şehrin yöneticisi” Orestes’tir; Hypatia’nın büyüleri yüzünden kiliseye gitmeyi bırakmış, inançlı Hristiyanları aktif olarak “tanrıtanımazlaştırmaya” soyunmuştur.

Hypatia’nın cadılığı ve bunun şehri böldüğü yolundaki çirkin, sinsice söylentinin doğurduğu sonuçlar kışkırtıcıların istediği gibi olmuştur. Şehirliler arasında, kadın filozofu öldürmeye kararlı bir topluluk oluşmuştur. 415 yılının Mart ayında, Hypatia, şehirdeki günlük gezintisinden eve dönerken, adını bilmediğimiz bir caddeden geçiyordu. Arabasından indirilerek, imparator tapınışının eski tapınaklarından biri olan Caesarion kilisesine götürüldü ve burada vahşice öldürüldü.

Hypatia öldürülmeye götürülürken, Louis Figuier (1866)

Orestes ile Cyril arasındaki uyuşmazlığın yüzyıllardır bilinen ve kullanılagelen bir yöntemle sona erdiğini kesinlikle söyleyebiliriz: Siyasi amaçlı cinayet. Muhalefetin temelini oluşturan, yetkisi ve siyasi bağlantıları sayesinde devletin İskenderiye’deki temsilcisine Cyril’e karşı destek veren bu insanı öldürmüşlerdir. Başrahiple vali arasında, siyasi iktidar ve dünya işlerinde kilisenin söz sahibi olması yüzünden çıkan çatışma, Hypatia’nın ölümüyle son bulmuştur.

Bu yasa dışı edimle, Orestes’in güçlü destekçilerinden biri saf dışı bırakılmıştır. Orestes yalnızca başrahiple mücadelesinden vazgeçmekle kalmamış, İskenderiye’yi tümüyle terk etmiştir. Din adamlarından oluşan taraf, Orestes’in takipçilerini korkutarak etkisiz hale getirmiş, yalnızca şehir konseyi, imparatorun araya  girmesi için neredeyse boşu boşuna çaba göstermiştir.

Hypatia, günümüzde geç antik dönemi araştıranların büyük ilgisini çekmekte olan beşinci yüzyıl felsefi-dini gelişmelerin eşiğinde yer alır. Dördüncü yüzyılda oluşturduğu, esinli öğretmen ve tilmizlerden oluşan entelektüel çevre, sonraki yüzyılın İskenderiyeli Yeniplatoncu “ermiş” lerini harekete geçirecek olan temel amacı paylaşmaktadır: felsefenin nihai ereği olan dinsel deneyime ulaşma yolunda, yılmaz bir çaba.

Hypatia’nın hayatını anlatan, 2009 yapımı “Agora” adlı filmi de izleyebilirsiniz.

Kaynak: Maria Dzielska “İskenderiyeli Hypatia”

Türkçesi: Gamze Deniz

Uzayla – Kültür Evreni

Dinlemek için - Podcast: https://open.spotify.com/episode/6lEaOnrwg6Vm9pHTQB6lLg?si=za6D6i3kSaupcCho2jPqcQ

Yorumlar (3)

Bir yanıt yazın