Türk Edebiyatının usta isimlerinden Sabahattin Ali’nin klasikleşmiş eserlerinden biridir, Kürk Mantolu Madonna. Rasim adındaki anlatıcının, Raif Efendi’nin ve Maria Puder’in başkahramanı olduğu bu eser, ilk sayfadan son sayfaya kadar akıcı olan bir dille kaleme alınmış ve okuyucuyu farklı duygu âlemlerine götüren bir üslupla yazılmış trajik bir aşk romanıdır.
1940-1941 yılları arasında Hakikat gazetesinde “Büyük Hikaye” başlığı altında yayımlanan ve 48 bölümden oluşan eser, 1943 yılında kitap haline getirilmiştir.
Aşkın çocuksu ve tutkulu tarafının iki ayrı karakterde ele alındığı bu eserde, Raif aşkın çocuksu tarafını Maria Puder ise aşkın tutkulu tarafını temsil ediyor. Raif’in çocuksu heyecanıyla Maria’nın ağır başlılığı birleşince ortaya muazzam bir aşk çıkıyor. Eserde bu aşkın yanı sıra insanın yalnızlaşması ve kendine yabancılaşması kavramı da okuyucuya hissettiriliyor aslında.
Eserin özetini yapacak olursak; romandaki Rasim isimli anlatıcının işten ayrılıp boş gezerken, tesadüfen lisedeki arkadaşına denk gelip onun çalıştığı yerde işe alınmasıyla ve iş yerinde aynı odayı paylaştığı tercümen Raif Efendi’nin sessiz, sakin kişiliğinin altında yatan nedenleri merak etmesiyle başlıyor olaylar. Birkaç defa Raif Efendi’ye yaklaşarak onu çözmeye çalışıyor.
Kürk Mantolu Madonna Kitap Analizi
Bir gün aralamaya çalıştığı o kapı ummadığı bir anda açılıyor ve Raif Efendi hastalıktan yatağa düştüğü bir zamanda tüm sırrını sakladığı siyah deri kaplı defterini okumasına izin veriyor. Asıl hikâye burada başlıyor. Anlatıcımız defteri alıyor ve Raif Efendi’nin kim olduğunu onun kaleminden okumaya başlıyor.
Raif Efendi defterde Türkiye’den sabun işini öğrenmesi ve yurduna döndüğünde fabrika işletecek beceriye sahip olması için babası tarafından Almanya’ya gönderildiği anlardan başlayarak anlatıyor hikâyesini. İçine kapanık, utangaç ve kitaplardaki hayallerle yaşayan biri olduğunu söylüyor. Ruhunda bir boşluk olduğunu ve bu boşluk yüzünden saman çöpü gibi amaçsız bir şekilde oradan oraya savruluşunu anlatıyor. Ta ki bir güne kadar.
Almanya’da bir gün tesadüf eseri bir sergiye denk geliyor. Sergide gezinirken bir eser onu öylesine etkiliyor ki, adeta hayallerinde yaşattığı gerçekliği somut bir şekilde karşısında bulduğunu hissediyor. Günlerce tablonun başından ayrılmıyor ve zihnine kazırcasına o eseri inceliyor.
Tabloda kürk mantolu bir kadın portesi var; kadının bakışlarındaki anlam Raif’in yıllardır hayatında hissettiği eksikliği dolduruyor sanki. Tablodaki kürk mantolu kadını resmeden kişi ise Maria Puder. Maria Puder tablosunu günlerce seyreden Raif’i tablonun başında izleyerek ondaki heyecanı hissediyor ve arkadaş olmayı teklif ediyor. Saf, çıkarsız sevgiye inanmayan bir kadınla sevmeye muhtaç bir adamın birlikte vakit geçirmesinin sonucunda ise ortaya okuyucuyu fazlasıyla etkileyen ve düşündüren diyaloglar çıkıyor.
Sabahattin Ali’nin tüm eserleri, okuyucunun okurken kendinden bir şeyler bulmasıyla ünlüdür. “Kürk Mantolu Madonna” da bunlardan biri. Başından sonuna kadar aşkla resmedilmiş bu eseri okurken yer yer heyecanlanıyor ve Raif’in hissettiklerini, Maria’nın hissettirdiklerini siz de kalbinizin en derininde hissediyorsunuz sanki. Eserin sonuna doğru yaklaşırken duygular yoğunlaşıyor ve en sonda duygusal bir patlama yaşıyorsunuz. Aşkı ve ruhunda eksiklik hissi olan bir insanın çevresinden ve kendinden kopuk bir şekilde nasıl yalnızlaştığını böylesine gerçekçi bir biçimde hissettiğiniz için sarsılıyorsunuz.
Kitap Hakkında Genel Bilgiler
Kürk Mantolu Madonna Romanında Geçen Kahramanlar:
Kitapta başrol kahramanlar olarak Raif Efendi, Maria Puder ve onların hikayesini okuyan anlatıcımız Rasim’i görmekteyiz. Yan karakterler olarak ise romanda Rasim’in liseden arkadaşı olan ve ona iş bulan Hamdi Bey, Raif Efendi’nin eşi Mihriye Hanım, çocukları Necla ve Nurten, Raif Efendi ile aynı evde yaşayan ve Mihriye Hanım’ın kız kardeşi olan Ferhunde Hanım, eşi Nurettin Bey ve Maria Puder’in kuzeni yer almaktadır.
Kürk Mantolu Madonna Romanında Zaman ve Mekân:
Anlatıcımız Rasim’in, Raif Efendi ile tanıştığı zamanlar ile Ankara’da başlayan roman, siyah deri kaplı bir defter ile geçmişe dönmekte ve Raif Efendi ile Maria Puder’in aşkına ev sahipliği yapan Almanya’ya geçiş yapmaktadır. Romanın esas hikayesi geçmişe dönülen Almanya’da geçer. Roman son sayfalarına doğru tekrar Ankara’ya, hikayenin başladığı noktaya dönmektedir. İki zamanda geçen iki hikaye okuyucuya sunulmaktadır.
Kürk Mantolu Madonna Romanının Ana Teması:
Ön planında kuvvetli bir aşkın bulunduğu romanda, başkahramanların arasında geçen diyaloglarla insanın içsel yalnızlığı ve kendine yabancılığı da yer yer okuyucuya hissettirilmektedir. İnsanlara olan güvensizliği yüzünden çıkarsız sevginin olmadığına inanan Maria Puder ve ruhundaki eksikliği aşkla tamamlamaya çalışan Raif Efendi’nin yolu bir noktada kesişmektedir ve yol ayrımına uğradıklarında birbirlerine duydukları kuvvetli sevginin yerini büyük bir boşluk almaktadır.
Kitapta altını çizdiğim birkaç alıntı bırakarak sözlerimi burada noktalıyorum:
“İçinde hakikaten sevmek kabiliyeti olan bir insan hiçbir zaman bu sevgiyi bir kişiye inhisar ettiremez ve kimseden de böyle yapmasını bekleyemez. Ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. Aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir.”
“Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insan hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karmaşık bir ruha maliktir! Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rasgeldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiyoruz?”
“Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak… Ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak.”
Uzayla – Kültür Evreni
Yorumlar (4)
Bir yanıt yazın
Yorum yapmak için giriş yapmalısın.
Başarılı bir inceleme…
görüşleriniz için teşekkür ederim, keyifli okumalar!
Ah, Maria Puder. Ölümün en çok beni üzdü…
🤗