”Yalvarıyorum sizlere, sonsuz Kaos onuruna, bu engin sessizlik ülkeleri onuruna yalvarıyorum, Eurydice’nin kader ipini tekrar bağlayın.”
Bir Müz ile bir Trakya kralının oğlu olan Orpheus eski çağların en üstün müzisyenidir. Apollon ona bir lir hediye etmiş, Müzler de çalgıyı nasıl kullanacağını ona öğretmişlerdi.
Gerek şarkı söylemesi ve lir çalmasındaki ustalığı ile gerek sesiyle Orpheus en acımasız insanları duygulandırır, yırtıcı hayvanları yatıştırır, ağaçları etrafına toplar, kayaları yerinden oynatır, ırmakların akışını değiştirirdi.
''Orpheus, sanatın, şiirin, dilin -retorik ve müziğin- ölüme karşı zafer kazanma yeteneğini somutlaştırır; sanatın yaratıcı gücünü sevginin yaratıcı gücüyle birleştirir.''
Orpheus Mısır’a gittiği zaman karşılaştığı Argonautların yolculuğunu kolaylaştırmak için eşsiz müziğiyle onlara eşlik etti. Geri dönüş yolculuğunda bazılarının Agriope de dediği orman perisi Eurydice’ye aşık oldu. Aşkına karşılık bulunca evlenip Trakya’daki Kikone yerlileri arasında yaşamaya başladılar. Eşine sonsuz aşkla bağlı olan Orpheus mutluluk ezgileriyle dolanıp dururken kader çoktan ağlarını örmeye başlamıştı.
Bir gün Tempe yakınlarındaki Peneios Nehri vadisinde Eurydice, çiçek topladığı bir sırada kendisine tecavüz etmek isteyen Apollon ve Nympelerden Kyrene’nin oğlu Aristaios ile karşılaştı. Rivayetlere göre Aristaios Eurydice’ye aşıktır fakat kocasına son derece sadık olan Eurydice ona asla yüz vermemiştir. Aristaios’tan kaçmaya çalışan genç kadın üzerine bastığı bir yılanın sokması sebebiyle oracıkta hayatını kaybetmiş.
Orpheus, acılar içinde almış başını dolanmış durmuş dünyayı. Sevgilisinin ölümünü bir türlü kabullenemez onu geri getirebilmek içi çareler arar ve bir gün müziğiyle büyülediği bir peri sayesinde yeraltı dünyasına inen yolu bulur. Sevgilisini geri getirebilmek ümidiyle hiçbir ölümlünün yaşarken gitmeye cesaret edemediği Tartarosa gitmek için yola çıkar.
“…Gün geldi daha bir alev alev yanmaya başladı,
şairin yüreğinin derinleri.
Her şeye boyun eğdiren güç,
efendisini sakinleştiremedi,
gökteki acımasız tanrılara söylenip gölgelerin evine gitti.
Çalgısının tellerine vurup ahenkle
büyülü şarkılar tutturdu orada,
yüce anasının ulu pınarlarından içtiği ne varsa,
dinmez hüznünün esinlediğini,
kederini kat kat arttıran aşkını döktü ezgilere.
Gözyaşlarıyla Taenarus’u salladı,
bal tatlısı sözlerle dualar etti,
gölgelerin tanrılarından yardım diledi…”
Ruhlar Ülkesi’nin bütün halkını hayretler içinde bırakan şarkıları sayesinde hiçbir canlının geçemeyeceği nehir olan Akheron’a kadar indi Orpheus. Şarkılarıyla büyülediği kayıkçı Kharon onu kayığına aldı. Üç başlı Kerberos ve tüm cehennem canavarları dahil, her şey durdu; hatta cehennemliklere yapılan işkenceye de bir an ara verildi.
“… Hızla dönen tekerlek
ilk kez çarpmadı Ixion’un başına,
uzun süredir susuzluktan
perişan burun kıvırdı ırmaklara,
Ezgilerle doydu kartal, koparmadı Tityus’un ciğerini.
Sonunda, ‘yenik düştük,’ dedi,
ruhların hakemi insafa gelip
‘Verelim bu adama yoldaşını,
sevgili karısını, şarkısıyla kazandı onu.
Ama armağanımız bir şarta bağlı:
Tartarus’dan çıkana kadar,
gözlerini hiç döndürmemeli.’
Ama aşıklara kim yasa koyabilir?
Kendi büyük yasası var aşkın.
Ah, nerdeyse gelmişlerdi gecenin çizgisine,
ama baktı Orpheus Eurydice’sine,
işte o an yitirdi onu, öldürdü!”
Eurydike’nin ağzından, nefes halinde “Zalim kader!” sözleri döküldü ve sesi sönüverdi.
Orpheus’un artık hiçbir umarı kalmamıştı. Yedi ay boyunca karlı dağda oturup ağladı. Ancak, onun gücünü kıskanan, kendini Dionysos’a adamış olan çılgın kadınlar: Mainadlar bir gece kudurmuşçasına onu parçalarlar ve parçalarını etrafa fırlatırlar. Başı bir ırmağa doğru yuvarlanır, hâlâ şöyle diye diye: “Eurydikem benim! Ah, Eurydike!..”
Hem denizler, hem karalar ses verir: Ah Eurydike!
Kaynaklar:
- Yunan Mitleri, Robert Graves
- Yunan ve Roma Mitolojisi, Colette Estin
- Felsefenin Tesellisi, Boethius
Uzayla – Kültür Evreni
Yorumlar (6)
Bir yanıt yazın
Yorum yapmak için giriş yapmalısın.
Elinize sağlık @juliet
Teşekkürler 🙏🏻
Melankolik
🌻
Eline sağlık @juliet
Teşekkürler 🙏🏻