Beni en çok etkileyen kitap hangisi, inanın bu sorunun cevabını hiç bilmiyorum. Okuduğumda hayran kaldığım kitapların yanı sıra henüz okuyamadığım bir sürü kitap var. Ama bu kitap adaylarından birisi de kesinlikle “Tutunamayanlar”. Peki neydi Oğuz Atay ve Tutunamayanlar’ı bu kadar özel kılan?
Bir dönem çok popüler oldu. Herkes adından bahsetti. Bunların kaçı okudu ve kaçı okuduğunu anladı muhabbetine hiç girmeyeceğim. Yapısı gereği okuması zor bir kitap, evet. Hele ki o hiç noktalama işareti kullanılmayan bölüm yok mu? Cümlelerdeki vurguları ve cümlelerden çıkacak olan anlamları noktalama işaretleri ile anlayan bizler için epey zor bir bölümdü.
Birçok kez dönüp dönüp önceki kelimelere bakmam sebep olan bölüm. Ama bütün bu zorlukları kenara bırakan kısma gelirsek; kitapta kendini bulmak… Özellikle Selim Işık’ın günlüklerinde… (biraz sonra okuyacağınız alıntıların hiçbirinde bu günlüklerden bir parça kullanmadım) Bu günlük sayfalarında kendimi bulduğumda çok şaşırmış ama çok da korkmuştum. Elbette kitabın bütün başarısını bu günlüklere indirgemek doğru değil. Ve ben de benim için bu kadar özel olan Oğuz Atay’ın kitabından birkaç alıntıyı paylaşmayı çok istedim.
“Başkalarına söyleyecek bir sözüm olabilmesi için önce kendime söz geçirmem gerektiğine inanıyorum.”
Şu anda sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim,” dedi: “Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda.”
“İnsan, kötü şeylerle ne kazar az karşılaşırsa o kadar iyi olur.”
“Gülümseyeceksin, bekleyeceksin… Ve hiçbir zaman ümide kapılmayacaksın.”
“Aslında kimse, kafasındaki hayallerle kimseyi bir yere götüremez”
“Değişmek, kendine yabancılaşmak demekti.”
“Her şeyi geride bırakmak gerekiyor. Bir sabah kalkacaksın, arkana bakmadan…”
“Yoksa, yarından korktuğumuz için, düne köle gibi bağlanacak mıyız?”
“Kitaplara ithaflar yazmak, beğenilen satırların altını çizmek, sayfaların kenarına düşüncelerini yazmak Selim’e kendini ele vermek, insanların ortasında çırıl çıplak kalmak gibi geliyordu…”
"Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklıklarına yer yok." "İnsanların arasına karışıp onlara uyduğum için kendimden nefret ediyorum." "Sahte olmaktansa yaşamamak iyidir Turgut."
“Yalnız kalmaktan da kalmamaktan da korkuyordu.”
"Korkuyoruz. Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz. İnsan yerine bir yığın kuklalar yaratıyoruz. İnsana benzetirsek, onlara acımaktan korkuyoruz. İşin içine bir kere acıma girerse, ondan bir daha kurtulamamaktan korkuyoruz." "Benimle yaşanmazmış. Ne biliyorsun? Ben bile kendimle yaşayamamışım." "Kimsenin bilmeyeceğinden emin olsam neler yapabilirim derdi oysa insanlar tetikte hatalarımızı bekliyorlardı onlara güvenilmezdi yaşadığımız güzellikleri onlara anlatmaya gelmezdi kıskanırlar dostluk maskesi altında bizi yıkmaya çalışırlardı"
“Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.”
“Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım.”
Uzayla – Kültür Evreni