İngiltere çaya geçiş yapmadan önce 1700’lerde aslında Avrupa’nın kahveyi en çok tüketen ülkelerinden birisiydi. Fakat yaklaşık yarım asır sonra kahve artık ikinci plana düşer, çünkü onun yerini çay almıştır.
Nicelik bakımından açıklamak gerekirse; İngiltere’nin 1650-1700 yılları arasında çay ithalatı 90.772 kilo iken, elli yıl içinde 20 milyon kiloya çıkmıştır, yani 200 kattan fazla bir artış yaşanmıştır. Elbette bu rakamlar daha da fazla olabilir çünkü bunlar resmi, yani gümrüklenen rakamlar, kaçak mallar dahil değildir. Kaçakçılığa özellikle değinmek istiyorum çünkü 18. yüzyılda kaçakçılık, ekonomi hayatında aktif rol almıştır.
Yani aslında optimist bakılırsa kaçakçılığı yapan insanlar, halkın gözünde bir Robin Hood’dur. Çünkü devlet, mallar ile halkın arasına bir perde (gümrük) çekiyor. Ama kaçakçılar malları direkt halka ulaştırıyor.
İngiltere’de kahveden çaya geçişin kesin çizgisi bilinmezliklerle dolu bir süreçtir. Bir anda İngilizlerin damak zevklerinin değişmesi pek de mümkün değil veya ekonomik bir nedene de bağlanamaz.
17. yüzyılın diğer Avrupa milletleri gibi İngiltere’de kahveyi ilk olarak Arabistan’dan ithal etmiştir. O dönem de kahve artık yavaş yavaş gündelik hayatın vazgeçilmezi olunca, farklı ülkeler de bu iş üzerine planlar yaptılar. Özellikle Fransız ve Hollandalılar, Arabistan’a para akışını kesmek ve parayı kendi yönlerine doğru çevirmek için sömürgelerinde kahve plantasyonları kurmuşlardır.
İngiltere’de çay için aynı şeyi düşünüp, planlar yapmıştır. İngilizler çayı kendileri yetiştirmek yerine, Çin’den ithal ederler.
18. yüzyılda İngiltere’de kahvenin pabucunun dama atılıp çayın popüler olmasında ki faktörlerden birisi de küçük bir devlet olarak sayılan Doğu Hindistan Şirketi’dir.
Doğu Hindistan Şirketi, çay ticaretini tekeline almıştır. Fakat kahvede ise işler öyle değildir çünkü kahve bağımsız tüccarlar tarafından piyasada yer ediniyordu. Yani çay ticaretinin arkasında koskoca bir şirket var iken kahve de daha orta ölçekli bir para piyasası vardı.
İngiltere’de çayın büyük yer edinmesinde bahsi geçen şirketin büyük etkisi vardır, tabi mutlaka farklı unsurlar da bulunmaktadır, mesela çay ile kahvenin fiyat farkı.
Örneğin 1662 yılında Londra’da yarım kilo kahve, 4-7 şilin arasındadır, 1680’de ise 11-12 şiline çıkmıştır. 18. yüzyıla baktığımızda ucuz olanlar 8-10 iken pahalıları 24-36 şilin arasında değişiyor. Kısacası çay daha pahalıydı fakat bir demlik çay için kullanılan miktar daha az olduğundan dolayı çaylar daha uzun süre kullanılabiliyordu, bu yüzden de çay daha çok tercih ediliyordu.
Uzayla – Kültür Evreni